DreamDiYarBaKıR.Tr.Gg -Tarihin Başkenti Diyarbakır
  Hani
 
               -Hani-




TARİHİ


Cumhuriyet Dönem
İlk Yıllıklarında Hani

Cumhuriyet Dönemi�nin ilk resmi il yıllığında Hani için belirtilen bilgiler:

�Diyarbekir�den çıkılarak (Telalo) köyü altından sola sapılırsa (Baybuni) ve (Ağviran) köylerine uğranır. Ağviran�ın bir az ilerilerine kadar, çorak bir yükseklikte dümdüz uzanan ham bir yol takip edilerek birden Bodur meşelerle bezenmiş bir sırta çıkılır. Soldaki tepeler yemyeşildir. Bu ağaçların arasında kırmızı çamurdan yapılmış birkaç ev görünür. Az aşağısında bir pınar vardır. Fakat adı üç pınardır. Suyu derinden gelir ve toprak kokar.

(Seypin) den sonra ağaçlıklar biter. Karşıyı saran sıra dağlar iki büyük ve güzel köyü yamaçlarında saklarlar. Yol üzerinde yıkılmış taşlıklar burada bir vak�a geçtiğine ve birinin öldürüldüğüne işarettir. Bu muhitte bir vak�ayı hatırlatmak için böyle basit ve amelî abideler yığılması yayğın bir adettir. Buradan sonra güzle bir şose , tekerleklerin altına serilmiş bulunur. İki taraf ağaçlıklıdır. Ve artık Hani görünmeye başlar.

Hani Kasabası Diyarbekir�e 60, Lice�ye 25 kilometredir. enizden 1200 metre irtifaında , şarktan garba uzanan iki silsilenin ortasında beş kilometre arzında gayet mümbit ve mahsuldar bir ova üzerindedir. Suları güzel, havası sağlamdır. Hani�de 327 ev ve 46 dükkân mevcut bulunması iktisadi vaziyetini gösterir.Oldukça muntazam bir hükûmet konağına maliktir.

Bu konak önünde meşhur ve eski bir kaynak olan (Aynı Kebir)) bulunmaktadır.
Bu su, Hani dağının eteklerinden kaynar ve dokuz kemerli bentlerden çıkarak büyük bir havuz teşkil eder. Bu gözlerin yedisi havuz içine alınmıştır. �


Aynı Kebir


Yazar, � Hani�nin bazı evleri taş yapı ve sıhhî şeraite muvaffaktır. Yalnız sokakları dardır.� Şeklinde genel bilgileri sıralar.

Konyar�ın Hani hakkında verdiği diğer bilgiler:
�1291 de Palo kasabasına merbut olan Hani bu gün Lice kasabasına bağlı otuz beş köylü ve on bin yüz elli üç nüfuslu büyük bir nahiyedir.
Buğday, arpa, pamuk, darı mahallî mahsulatın başlıcalarını teşkil eder. Ziraat usulü iptidaidir. Civar dağlardaki meşelikler odun ihtiyacını temin etmektedir. Üzüm ve meyva bahçeleri çoktur. Güneşe mütevvecih cebhelerde hemen hüdayinabit denecek kadar az bir emekle mükemmel başlar vücuda getirilmiştir. Üzüm mühim bir varidat temin eder.

Söğüt ağaçları burada zikre değer bir varlıktadır. Dağlık ve meşelikli olan arazide en çok beslenen keçidir. Koyun, at, öküz, eşek dahi beslenmekte ve mahsulâtı hayvaniyeden istifade edilmektedir.
Bu gün belli başlı bir san�atı olmayan nahiyenin ihracatı hububat, pamuk, yaş ve kuru meyvalarla kereste, bilhassa ceviz tahtalarıdır.
Çiftçilik ve çobanlıkla meşgul olan halk iptidaî bir saffet içindedir. Ev işlerini görmek, ekin ve harman işlerine yardım etmek bilhassa kasabalarda kurulan pazar yerlerine gitmek kadınların esas meşguliyetlerini teşkil eder.� (Diyarbekir İl Yıllığı-Basri Konyar)

Tarihi Eserler

Bu bölümde yaptığımız araştırmalardan elde edilen kaynaklardan İlçemize ait tarihî eserlere ilişkin verilen bilgiler aynen sunulacaktır. Kaynaklar arasında benzer yönler, tekrarın olmaması için gerekmedikçe alınmamıştır. Her bölüm sonunda kısa, eleştiri başlıklı düzeltmelerimiz olacaktır.


Ya-Sin Minaresi
Basri Konyar:

�Hatuniye Medresesinin bir az ilerisinde kasaba haricinde kalmış bir minare ile harab bir cami görülür.Diyarbakır minareleri gibi dört köşeli olan bu minarenin üç katlı olduğu anlaşılıyorsa da üst kısmı yıkılmıştır. Birinci kısım 15-18 metre irtifadadır. İkinci kısım 12, üçüncü kat da 10 metre yükseklikte vardır. Birinci kemerin altında çepeçevre (Ayetülkürsi) yazılmıştır. İkinci kemerin altında ve şimale müteveccih cebhesinde diğer bir yazı mevcud ise de tesiratı havaiye ile okunamaz bir hale gelmiştir. İnşa tarzı ve yazıların fark edilebilen karakterine göre bu eser Artukoğullarına aid olmalıdır.�

Düzeltme:Ya-Sin Minaresi�nin günümüzde sadece birinci katı ayaktadır. Yazarın belirttiği iki kat, ne zaman yıkılmıştır, bilinmemektedir. İlçe yaşlıları, Zeynebiye ve Ya-Sin Minaresi�nin taşları ile bazı yapıların o0narımlarının yapıldığını belirtmiştirYatırlar

Basri Konyar:
�Bu minarenin (Yasin) az ilerisinde Seyit Bedreddin yatırı vardır. Vaktile çocuğu olmayan kadınların, hastalığa tutulanların , müşkül vaziyette kalanların şifa ve necat umdukları bir makam imiş. Sık sık vaki olan ziyaretlerde kurbanlar kesilir, hep gelenlere helva ve ekmek dağıtılırdı.Kasabanın şimal tarafında bulunan küçük bir mescide (Caferi Tayyar) medfundur. Torunları merkadin etrafındaki evlerde oturmaktadırlar. Yakın zamanlara kadar bir iki köyle kasabadaki bazı evlerin zemini iş bu yatırın evkafından idi.Kasabanın iki saat garbı cenubisinde (Piri Leşkeriyan ) köyünde peygamber oğullarından Mehmed Askeri�nin kabri vardır. Bu da vaktile çok ziyaret edilen bir makam imiş.


Kazım Baykal�ın 1939 Yılındaki tespitleri:
� Hani�de Şeyh Bedrettin Türbesinin yanında tepesi yıkılmış eski büyük bir dört köşe minare var. Okunması güç iki kitabesinden üstte dört yüzü kuşatan bir ayetel-kürsü ile altında yalnız (hams) kelimesi okunabilen ve diğer kelimeleri okunamayan evvelki kitabenin bir parçası var. Yazı Artık oğullarının Nesih yazısıdır. İsim ve tarih olmadığı için kime ait olduğu anlaşılamadı.

Yine Kasabanın üstünde (Cafer Tayyar) dedikleri bir türbe ve minare var. Yanında metrûk bir mescit görülüyor. Türbede isim ve kitabe yoktu. Yalnız duvarlarında Artık-Beysan oğullarına ait süslü kûfi yazılı kitabe kırıntıları görülüyor. Minare dört köşe üstünde ve yan yüzlerinde küçük mihraplar var. Asıl makberin sandukasının baş ucunda mevcut lafzayı celâl diğerinde Allah, Muhammet yazılı. Bu madeni alem alevilik arzediyor. Halk asıl Cafer Tayyar�dır diyor fakat değildir. Çünkü o zat bu civarda ölmemiştir.Olsa, olsa Ali�nin ahfadından biridir.

Hani�de bize bir kupa gösterdiler, on beş santim kutrunda sadeftir. İçinde oyma ve çok kıymetli sanat eseri olan ince yazılar var. Bu kupanın bir muhabbet tılısım tası olduğu zannedilir. Yazılar birkaç ayet, on iki imamın ve eshabı kehfin adlarını ihtiva ediyor. Kupanın bir köşesi kırılmış, bu çok kıymetli sanat eserinin iyi muhafaza edilmesi gerekiyor.�

Eleştiri : Baykal�ın Cafer-i Tayyar hakkındaki tespitlerine katılmak mümkün değildir. Cafer-i Tayyar�ın medfun olmadığı bu türbede yatan zat, mutlaka şehid düşmüş biridir. Yazarın alemler için yürüttüğü mantık, kendi görüşüdür.

Genelde bu tür alemler, halkın kıymet verdiği, saydığı, âlim, değerlere sahip şahısların türbesinin baş kısmına İslam�ın simgesi olarak dikilir. Bu alemleri yerinde görüp inceledik. Her iki alemin direği, ince, uzun hurma dalından oluşur. Yapılan boya işlemleri sebebiyle alemlerin temizlenerek, artıklardan arındırılması gerekir. Baykal�ın belki de yörede Seyyid olan kimi yerleşimcilerin tarihteki konumunu değerlendirerek, �Alevîlik� yakıştırmasında bulunduğu düşünülebilir. Bu tarz yaklaşımları olumlu kabul etmek düşünülemez. Küçük bir mescid ile kabir alanı bu gün bahçelik alanı, dinlenme yeri, camii ve diğer müştemilatı ile halkın bakımını yaptığı saygın bir yerdir

Deprem sonrası, mezarlık alanın ortadan kaldırılarak çevre düzeltilmesine girişildiği, camiinin sol yönündeki mezarlığın halen düzeltilmemiş olduğu, bu alandaki mezar kitabelerinin çözümü ile Hani�de görev yapmış devlet adamları ile Zeynebiye Medresesinin geçmişine yönelik bilgiler gün ışığına çıkarılabilir.

Araştırma Sonuçları: Seyyid Bedreddin hakkında kaynaklarda açık-net bilgilere ulaşmak mümkün olmamıştır.

Türbede üç kabir bulunmaktadır. Kimisi, iki kabri kız ve erkek olarak yorumlamaktadır. Türbenin yakın zamanda onarım gördüğü bilinmektedir.

Cafer-i Tayyar�a ilişkin açıklamalarda bulunan emekli imam Hüseyin Yıldız, kabirde yatan şahsın hakkında bilgi sahibi olamadıklarını, maneviyatta Cafer-i Tayyar olarak bildikleri makama dair açıklamalarda bulunmuştur:

 



�İhtilaflıdır, bazıları Cesedi buraya gelmiş der. Bazıları yok demiş. Amman yakınında defnedildiğini kaynaklar yazar.�

Yıldız, Hz. Muhammed (a) ile Cafer-i Tayyar�ın arasındaki akrabalık bağını belirterek, �Rasûlullâh, Cafer-İ Tayyar�ın şehadetinde ağlamış, sonra tebessüm etmiş. Kendisine sorulduğunda şehid olan Tayyar�ın kaybından duyduğu üzüntüden ağladığını belirtmiş, tebessümü de Tayyar�ın Cennet�te makam sahibi olduğuna yorumlamış. Molla Ahmed, el yazması defterde bu makamın Cafer-i Tayyar�a ait olduğunu belirtir.1975 Lice Depremi�nde zarar gören türbenin onarımına ön ayak olan fahri İmam Ahmet Yıldız, � 1977 senesinde dönemin hükümetine gittim. 22 gün Ankara�da kaldım. Minarenin yarısı ve türbenin bir kısmı yıkılmıştı. Yetkililere durumu anlattım. Beklenmedik şekilde 1979 senesinde onarım başladı, 1980 senesinde bitti. Camii kısmı sonradan eklendi.� derken Yemlihan Aybal, mezarlık alanın depremle beraber ortadan kaldırıldığını belirterek, �Tarihî ve dinî değerler taşıyan mezarlığın kaldırıldı. Mevcut alan bakımsız.� biçiminde görüş belirtti.

Şeyh Muhammed Mehdi Askerî�nin Leşkeriyan Köyü�nün karşısındaki tepede yer alan türbesi, Hani ve Dicle ilçe sınırındadır.

Hani�ye daha yakın olan Türbe�deki incelememizde daha önce çektiğimiz sancağın solup, özelliğini kaybettiğini, dağıldığını gördük. Türbe girişinde Şecerenin dört parça olarak levhaya bırakıldığı dikkati çekerken, türbe kitabesinin 22 taş halinde türbe ön cephesinde baklava dilimi şeklinde dekoratif süs (!) olarak parça parça yerleştirilmesi olması, oldukça üzücü durumdur. Yasin Minaresi�ni incelediğimiz 2000/2004/2005 yılında yıpranmanın belirginliği söz konusudur. Seyyid Bedreddin Türbesinin ihata duvarının ortasındaki minare�nin tespitlerde belirlenen ilk katı vardır. Diğer katlar yıkılmıştır. Tedbir olarak beton bir tablanın atıldığı, onun da dağıldığı tepede tahribatın olduğu aşikârdır. Minarenin okunabilecek kitabe kelimelerinin çözümünün yapılması gerekir.


Ulu Cami
Basri Konyar:

� Kasabada iki cami bulunur.Büyük cami,sade ve metin bir tarzda işa edilmiştir. Minaresindeki mahkûkât üç asır evvel yapıldığını gösteriyor. Kapısı üstündeki kitâbe 1091 de tamir edildiğini bildirmektedir.�

Kazım Baykal:
�Hani�nin Ulu Camii de eski fakat kitabesi yok, tip Osmanlı tipidir. Sonradan tamir görmüş yanındaki ikinci parça yıkılmak üzeredir.�


Ulucami


Ara Altun�un Tespitleri:
Ara Altun, 1971 yılında Ulu Cami için şu tespitlerde bulunur:
�Dikdörtgen bir alanı kaplayan ve kuzeyinde bir minaresi olan yapı, çeşitli onarımlara işaret etmektedir. Doğuda ve batıda birbirinden yükseklik farkları bulunan iki bölümden meydana gelmektedir. Özellikle doğuda fevkâni bir durumu vardır. Bir su kaynağının kenarında olması yüzünden yüksekçe bir setin üzerine yapılmıştır.
Doğu kısmının altında bir sıra dükkân seçilir. Bunların basık kemerli dört kapısı sete açılır. Setin istinat duvarını meydana getiren taşlardan bazılarının işlenmiş oldukları görülür. (...)

Minare bu gün yapıdan dışarıda kalmış, kuzeyde, evler arasına sıkışmıştır. Kare plânlı minarenin kesme taş yapısı ortada bir silmeyle ikiye ayrılmıştır. Şerefe bölümünde de konsolları çok aşınmış bir silme seçilirse de bundan yukarı kısmı yuvarlak ve geç devir eklidir. Birinci kısmın üst silmesinde kitabe bozuğu birkaç işli taş seçilebilir. �

Altun, incelemesinin sonunda � Artuklu devrine konması şüpheli bir yapı olmakla birlikte bazı kısımları ve minaresi hakkında genellikle Artuklu yargısı bulunduğundan � dolayı eseri çalışmasına aldığını belirtir. Ulu Camii hakkında vardığımız tespitler, bölüm sonunda yer almaktadır.


Rahmi Hüseyin Ünal�ın Tespitleri:

Ulu Cami:Hani ilçesi içinde, belediye ve kaymakamlık binalarının yer aldığı küçük meydanda, Ayn-i Kebir adı ile anılan su kaynağının kenarındadır. Muhtelif devirlerde geçirdiği onarım ve değişikliklerle ilk şekli bozulmuştur.

Yapının batı yüzüne yerleştirilmiş taç kapıdan, bu gün avlu olarak kullanılan bir mekana girilmektedir. Caminin üzerinde yer aldığı arazi kuzey-güney yönünde eğimli olduğundan , güneyde, su kaynağına bakan cephenin zemin katına küçük dükkanlar inşa edilmiştir. Ortada iki dikdörtgen paye, yanlarında ise duvarlar üzerine dayanan üç kemer gözü avluyu ikiye bölmektedir. Bu bölmelerden kuzeydekinin üzeri açıktır. Güneyde kalan ve üzeri düz beton bir çatı ile örtülmüş olan kısım, silindirik sütunlar üzerine oturan üç kemer gözü ile cepheye açılmaktadır. Kırık kemerlerin güneye bakan yüzleri, bir dizi silme ile belirlenmiştir. Avlunun kuzeybatı köşesinde, biri batı, diğeri de kuzey duvarına yerleştirilmiş iki kapı görülmektedir. Cami hariminin iki ayrı bölümüne açılan bu kapılardan batıdaki alışılmamış formdan üç dilimli bir kemer içine açılmaktadır.(�)

Muhtelif tarihlerde yapılan köklü onarım ve değişiklikler, yapının ilk şekli hakkında kesin önerilerde bulunmamızı engellemektedir.�

Ünal�ın, batı harimi taç kapısı üzerinde yer alan kitabe çözümlemesi: 1093/1682 yılında yenilenmiştir. Sene 1093/1682 Minarenin çatıdaki kapısı üzerindeki kitabeyi de �1067/1656-57 yılında yenilenmiştir.� olarak kayda geçmiştir.
Yazar, �Bu iki kitabeye göre 1657 ve 1682 yıllarında iki defa onarım görmüş olan yapının ilk inşa tarihi, (...) bilinmemektedir. İlk yapı muhtemelen Artuklu devrinde inşa edilmiş, tarihi bilinen ve bilinmeyen onarımlarla asli hüviyetini kaybederek bu günkü şeklini almıştır.� der.


MEDRESE TESPİTLERİ

Konyar, 1932 senesinde araştırmalarda bulunduğu Hani Medresesi için �Diyarbekir Yıllığı�nda şu bilgileri verir:

�Hani�de en şayanı dikkat bir eser olan bu medrese görülmeğe değer bir san�at mahsûlüdür. Beyaz bir taştan kubbeli yapılmış ve biraz eksamı yıkılmış olmasına rağmen mimarı henüz içinden çıkmışa benzemektedir. Alınan fotoğraflar iç kısmın büyük eyvanını ve diğer aksamı göstermektedir. Eyvan, tavana kadar münakkaştır. Arka tarafa küçük fakat müsenna dört kapı açılmıştır. Büyük avlunun etrafında çok güzel hatt ile çepeçevre (İnnafetahna) yazılıdır. Asıl kapısı örtülüştür.

İç havuza su giden kısmın etrafına da boydan boya (Yasin) yazılmıştır. Bu yazı ezıcık bozuktur. Medresenin en mühim kısmı dört kemer üzerine oturtulmuş olan ve şimdi kubbesi yıkılan parçasıdır. Burada da büyük ve okunaklı çok güzel bir sülüs ile çepeçevre (Ayetülkürsi) yazılıdır.

Halk (Zeynep) adında bir kadın tarafından yaptırıldığını beyan etmektedir. 1292 Tarihli bir kayıtta Hani kasabasının Hatuniye medresesile merbutatından olup Mardin sancağına tabi Hasankeyf�te bulunan Zeynebiye zaviyesinden bahsedilmektedir. Mardin�e bağlı Kızıltepe�den ileride Hatuniye Kalesi vardır ki Sancar Şahın validesi tarafından bina edilmiştir. Buna (Suri Hatuniye) denilmektedir. Şu halde Hani�deki bu emsalsiz eser de kıymetli nümunelerindendir.�


Kazım Baykal:

�Hani�de Zeynebiye medresesinin yalnız kitabelerini ihtiva eden mihrabı var. Selçuk-Artık devri sanatının ilk enmüzecidir. Mihrabın üstünde müstatil bir şekil süs, iki tarafında sekiz köşeli ikişer yıldız görülüyor. Bunların içinde isim ve tarih yazılı fakat okunamıyor.�

Aslı bozulmamış Zeynebiye medresesi süslemeleri, zamana direnmeye, olumsuz etkilere karşı halen eskisi gibi ayakta duruyor. Fakat, bu şaheser süslemelerin bölgemizde benzeri olmamasına karşın ilgisizlik, insanı üzen diğer bir husus.

1971 yılında yaptığı incelemede, Metin Sözen�in ve Z. Yalazkan�ın incelemelerinden yararlanarak Ara Altun, şu açıklamalarda bulunur:

�Bu gün sadece mihrap duvarı ile bunun iki yanındaki iki kubbeli mekan ile avlunun bir kısmına ait duvarlar ayaktadır. Bir eyvanın iki yanındaki kubbeli odalar düzeninin kuzeyinde muhakkak ki bir avlu vardı. Basri Konyar�ın kaydından avlunun kubbeli olabileceği bir anlam çıkmaktaysa da bu gün için bunu kesinlikle anlayabilmek mümkün değildir.�

Ara Altun, incelemesinin sonucunda karşılaştırmalar yaparak, medresenin Artuklu yapısı olarak kabul edilmesinin şüpheli olduğunu belirtir:

�B. Konyar�ın �Üslûp Selçuk tarzının kıymetli numunelerindendir� dediği ve Mardin/Kızıltepe Hatuniye Kalesi, Hasankeyf Zeynebiye Zaviyesi ile bağlantılar kurmağa çalıştığı yapı için M. Sözen, XIII. Yy. ortası ve sonunu ileri sürer. A. Gabrıel, yapıyı süsleme ve dinî kitabeler uslubundan XIV.-XV. yy. a koymak ister. Artuklu devri yapısı olup, Çermik / Haburman köprüsünü yaptıran Necmeddin Alpi�nin kızı Zübeyde Hatun tarafından inşa ettirilmiş olduğu görüşüne katılacak verilere sahip değiliz. Yapının Artuklu Mimar`ı Uslubu hakimiyetindeki bölgede daha geç devirde XIII.yy.ın sonlarında yapılmış olabileceğini düşünmek mümkündür. Bu bakımdan şimdilik Artuklu devrine konması şüpheli bir yapı olarak görülmelidir.�

Metin Sözen�in Tespitleri:

� XIII. Yüzyılın başlarından kalmış olması muhtemel ve bezemelerinin zenginliği ile beliren bir medrese örneği de Hani�de bulunmaktadır. Hatuniye Medresesi adıyla tanınan bu medresenin bir A r t u k o ğ u l a r ı D e v r i yapısı olması muhtemeldir. Aynı devirden kalma daha erken, 1211/1212 tarihli Harzem Medresesi gibi, Hani Hatuniye Medresesi de yıkılmış, çok az kısmı ayaktadır.�

Medresenin günümüzdeki durumunu gösteren bu kareler, geçmişteki ihtişamlı günlerin zeval kabullenmez ahvalinin tam tersi bir manzara içindedir.

R.Hüseyin Ünal�ın Tespitleri
Zeynebiye(Hatuniye)Medresesi

İlçe merkezinde, Ulu Cami�nin birkaç yüz metre güney-batısında , mahalle içindedir. Büyük bir kısmı harap olmuş, yalnız kıble eyvanı ile eyvanın iki yanındaki kubbeli hücrelerin temelleri ayakta kalabilmiştir. Kuzey kesimi tamamen yıkılmış,taş ve toprak yığını haline gelmiştir. 1940 yıllarında , kesme taşlardan bir kısmı sökülerek bir ilkokul inşaatında kullanılmıştır. Birkaç yıl önce, eyvanın ve yanlarındaki hücrelerin içindeki molozlar temizlenmiş, eyvanın ağzı kırma taştan bir duvarla kapatılmıştır. Temellerin büyük bir kısmı moloz yığını altında kaldığından, mekanların dağılışı tesbit edilmemekte ve yapının tamamının plânı çıkarılamamaktadır. Medreseyi nispeten sağlamken görmüş olan B. Konyar�ın verdiği bilgiler açık değildir. Tahminlere göre yapı avlulu medreseler grubundandı. Ortadaki avlu tamamen muhtemelen bir kubbe ile örtülüydü.�

Ünal�ın Medrese�ye ilişkin diğer tespitleri:
�Medresenin halen görülebilen kesiminde duvarlar içten ve dıştan düzgün kesme taşlarla kaplıdır.

Güneybatı köşesindeki dikdörtgen plânlı hücreye(B) (5 m 10x6m 20 ), kuzeydoğu köşesindeki küçük bir kapıdan girilmekteydi. Bu hücrenin pandantifler üzerine oturan kubbesinin bir kısmı, 40 yıl kadar önce ayaktaydı. Küçük Bursa kemerlerinden oluşan bir kemerleme şeridinin üst kısmında, ikişer burmalı kaytan arasına alınmış bir ayet şeridi kubbe eteğini dolanmaktaydı. Ayet şeridinin üst kısmında da, ince bir mukarnas şeridi mevcuttu. B. Konyar�ın yayınladığı resimde, kubbe içinde nebati örnekli şeritlerin de yer aldığı görülüyor. Bu gün, yazı ve süsleme şeritlerin tamamı yok olmuştur. (...)

Ünal, detaylı incelediği medrese ile ilgili bilgileri verirken mimari özelliklere değinir. Yazar, medresenin süsleme çizimlerinin önemli bölümünü çizmiş

Medresenin farklı açılardan çekilmiş kareleri.Birinci karede avlunun genel açılımı yer almaktadır. İkinci kare, medresenin üsten sağ kısmını içine almaktadır.Kıblegâhın sağ kısmında yer alan havuz ise medresenin dinlenme, tartışma mekanına işarettir. Yapılan onarımlarda bu plânda eski fotoğrafların esas alındığı bilinmektedir. (Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Müdürlüğü arşivinde medresenin siyah-beyaz bir fotoğrafı bulunmaktadır.)
Çalışmalarını bir arada yayınladığı eserinin kapağına da mihrabın üst kısmında yer alan panolardan birine yer vermiştir.

Diğer çizim örneklerini alıntıladığımız Ünal�ın medrese için belirttiği son tespitlerinden:

�Yapının plânı tam çıkarılamadığından , plân yönünden benzer karşılaştırma yapmak mümkün olmamaktadır. (...) Yapının nisbeten ayakta kalabilmiş güney kesiminde, kırık kemer tonozlu bir eyvan ile eyvanın iki yanında kubbe ile örtülü birer hücre mevcuttur. Aynı zamanda mescit görevi gören eyvanlarının iki yanında kubbeli birer mekana sahip kapalı avlulu medreselerden tespit edebildiğimiz örnekler şunlardır:621/1224 tarihli Mübarizeddin Ertokuş Medresesi (Atabey, Isparta)), 649/1251-52 tarihli Karatay Medresesi (Konya) 1260-65 tarihli İnce Minareli Medrese (Konya) 677/1279 tarihli Çay Medresesi, 714/1314-15 tarihli Vacidiye Medresesi (Kütahya), 757/1356 tarihli Emir Musa Medresesi (Karaman) ve 836/ 1432-33 tarihli İbrahim Bey İmareti (Karaman) 849) . Büyük bir kısmı Konya ve yakınlarında bulunan bu medreseler 15. yüzyıl başlarına kadar uzanan bir tarih dilimi içinde sıralanmaktadır

Hatuniye Medresesinin inşa tarihini gösteren herhangi bir kitabe mevcut değildir. Ayakta kalabilen kısımlarda taşçı markasına da Hatuniye Kalesi�ni Sancar Şah�ın annesinin inşa ettirdiğinden söz etmekte ve hiçbir delile dayanmaksızın Hatuniye Medresesi�ni de aynı hatunun inşa ettirdiğini öne sürmektedir. M.Sözen ise B.Konyar�ın verdiği tarihin müphemliğine işaret etmekte ve geçiş unsuru olarak pandantiflerin kullanılmış olması süslemelerdeki istifçilik ve örneklerin şekline dayanarak yapıyı 13. yy. sonları ile 15.yy. başlarına tarihlemektedir.

A..Gabriel XIV-XV yüzyıl karakterine uygun olduğunu söylemektedir. (�) Söylediklerimizi özetleyecek olursak nebati süslemedeki özelliklere dayanarak medreseyi en geç 13.

Medresenin geçiş sağlayan iki bölümü, bakımsızlığın, korunması gereken bu kültür varlığının durumunu gözler önüne sermektedir. Bir dönem, bölgenin önemli eğitim ve öğretim kurumu olan, üniversite konumdaki Zeynebiye Medresesi, esaslı onarım sonrası ilçenin sembolü olabilecek değere sahiptir.

Yüzyılın ilk yarısına tarihlememiz mümkündür. Güney eyvanındaki tarih şeridi ile benzerlik arz eden diğer kitabelerin tarihleri , yapının tarihini biraz daha öne almamıza imkan vermektedir.Bu durumda medreseyi 12. yüzyılın sonu ile 13.yüzyıl başlarına tarihliyoruz.�

Kesin bir tarihleme olmasa bile Zeynebiye Medresesi, Artuklu Döneminde yapılmış bir yapıdır. Hani�deki bu medrese şehre uzak çevrenin ihtiyacına binaen yapılmıştır. İlk iki karede medresenin avlu ve iç süsleme görüntüsü yer almaktadır.

Üçüncü karede Aynkerib kaynağında yer alan Zeynebiye Medresesi�ne ait olduğunu saptadığımız nakışlı-süslü taşların olduğu gözeler görülmektedir.

Dördüncü karede ise su kaynağında yer alan bu taşlardan ikisi yer almaktadır.

Tespitlerimiz

Bir çok defa incelemeler için gidilen çevredeki eserlerin onarımının yarıda bırakıldığını, koruma tedbirlerinin alınmadığını, yapılan onarımların yapıların aslî özelliklerine uygun olmayan biçiminin sanat açısından tedirginlik oluşturduğunu belirtebiliriz.

Zeynebiye Medresesi�nin onarımının tamamlanmamış olması, yapılan onarımın yer yer şeklen oluşu, genel temizliğinin olmayışı, Ankerib�ten gelen suyun zamanla sızma yapmasının oluşturduğu tahribatın eserin onarımına gölge düşürdüğünü belirtebiliriz.

Zeynebiye Medresesinin bir tabeladan bile yoksun bulunuşu, verilen tabloyla bütünleşen manzaranın tamamlayıcısıdır.

Güneydoğu Medreseleri içinde gerek kuşak gerekse süslemeler yönüyle eşsiz olan yapının hakkında tespitlerde uzman isimlerin görüşlerini verdiğimiz için ayrıntılara girmeye gerek kalmadığını sanırız.


Yıllıklarında
Hani
Hani hakkında tespit ettiğimiz bilgileri, Osmanlı Salnamelerinden ve Cumhuriyet Dönemi il yıllıklarından verirken, tekrar bilgiler, bilgiler arasında birbirini tekzip eden açıklamalar bulunabilir. Bu konunun araştıranı olarak, objektif kalma adına yazılanları vermek zorunda olduğumuzu belirtelim.

1967 Yıllığı
�Diyarbakır�a 94 km uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü 415 km karedir.Toplam nüfusu 13.231 olup bunun 3.573 ü ilçe merkezinde, 9.658 i köylerdedir. Nüfus yoğunluğu 32 dir. 1965 nüfus sayımı geçici neticelerine göre ise ilçenin toplam nüfusu 15.831 dir. Bu nüfusun 4.766 sı ilçe merkezinde, 11.065 iköylerde oturmaktadır. İlçenin 17 köyü, bu köylere bağlı 12 mezrası ve merkezde 4 mahallesi vardır.�

Yıllıkta geçen köylerle mezraların eski ve yeni isimleriyle nüfusları tablo olarak verilmiştir.

1973 Yıllığı:
�Hani kasabası, Diyarbakır havzasının kuzey kenarında, yükseltisi 900 m.ye yaklaşan bir alanda kurulmuştur. 15 km.lik bir şoseyle Diyarbakır-Genç-Bingöl yoluna bağlıdır. İl merkezine uzaklığı 80 km.dir. Çok eski bir yerleşme merkezi olan Hani�de belediye teşkilâtı 1887 tarihinde kurulmuştur. Kasabanın nüfusu, 1970 genel nüfus sayımına göre 5.500 dür. Bunun 2.806 sı erkek, 2.694 ü kadındır. Çarşı, Dereğan, Hamşik ve Zirve isminde 4 mahallesi ve 900 hanesi vardır. Daha önceleri Lice�ye bağlı bir bucak merkezi iken 1958 de ilçe olmuştur.

Hani ilçesinin yüz ölçümü 415 kilometrekaredir. Toplam nüfusu 18.192 olup bunun 12.692 si köylerde yaşar.�

Yıllığın ilçeye ayrılan bilgileri, ilçeye bağlı köylerle meraların eski-yeni isimleri ve kadın-erkek nüfuslarını gösteren tablo ile sınırlıdır.



1995 İl Yıllığı:
�Tarihçesi: Kuruluş tarihi çok eski olan Hani ilçesinin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hani ile ilgili ilk bilgiler M.Ö. 8. yüzyılda başlar. Urartu Devleti ve Asurlular arasında önemli çatışmalara sahne olduğu bilinmektedir. Daha sonra Nirbi�lerin yerleşme merkezi olan Hani�nin tarihçesi Diyarbakır merkezinin tarihçesiyle koşul gitmiştir.

1875�te Palo�ya bağlı bir bucak olan Hani, daha sonra Lice�ye bağlanmıştır.
Hani�de belediye 1878�de kurulmuştur.

Genel Durum: M.Ö. 1280 yılında Asur Hükümdarı I. Salmanasar ile yaptıkları savaşta yenilerek dağılan Nirbi�lerin yerleşme merkezi olan Hani, Cumhuriyet döneminde Lice�ye bağlı bir ilçe idi. Daha sonra gelişerek ilçe oldu.

Denizden 1200 metre yüksekte, dağlık bir bölgede olan Hani, Artuklulardan kalan Hatuniye Medresesi, Ayn-Kebir Su Kaynağı, Yasin Minaresi ve Cafer-i Tayyar Yatırı ile tarihi bir zenginliğe sahiptir.

Hani, dağlık bir bölgede kurulmuş olup , ilin küçük bir ilçesidir. Ancak Silvan�dan sonra nüfus yoğunluğu en çok olan bir ilçedir. Kilometrekareye 63 kişi düşer. Ayrıca 100 kilometrekareye ortalama 4 köy düşer. Köyler ilçenin kuzeyindeki küçük ova çevresinde toplanmıştır.

Hani�de geçim tamamen tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Buğday, arpa, pamuk ve darı önemli gelir kaynaklarındandır.Üzüm ve meyve bahçeleri de önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Güneşe bakan yerlerde bağlıklar oluşturulmuştur. Sağlık kısmındaki meşelikler odun ihtiyacını karşılar. Bir de önemli ölçüde söğüt ağaçları vardır.

Dışarıya sattığı en önemli ürünler tahıl, pamuk, yaş ve kuru meyvalar ile birlikte ayrıca ilçeden her yıl kereste satışı yapılmaktadır.

Dicle Nehri Hani�ye 18 km. uzaklıktadır. İlçenin kum ihtiyacı buradan karşılanır.�
Yıllıkta �Turistik Yerleri� başlığı altında verilen bilgiler:

�Hatuniye Medresesi: Sancar Şah�ın Validesi Zeynep Hanım tarafından 13. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Ulu Camii: Kesin olarak tarihi bilinmemekle beraber bir Selçuklu eseri olup, 15. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Aynkeris Şifalı Suyu: İlçe merkezinden 2 km. mesafededir, sarılık hastalığına iyi geldiği sanılmaktadır. Pek çok kişi ziyarete gel,ip yıkanmaktadır. Yıllık ziyaretçi sayısı 10.000 kişi dolayındadır.

Koki Çayı Mesiresi: İlçe merkezinden 8 km. mesafededir. Burada kaynayan suda bol miktarda alabalık bulunur. Saniyede 6 metreküp su akmaktadır.

Aynkebir Havuzu: Aynkebir su havuzu Ulu Camii ile Hatuniye Medresesi arasında bulunan büyük bir havuzdur. Bu su, Hani Dağı�nın eteklerinde kaynar ve 9 kemerli bentlerden çıkarak bir havuz oluşturur.

Havuza 7 gözden su akmaktadır. Akan su ile ilçenin tüm arazileri sulandırılmaktadır. Ayrıca su ile 8 adet su değirmeni çalıştırılmaktadır. M. Ö. 2000 yılında Huriler tarafından yaptırılmıştır.�

Hani�nin hakkında bu bilgiler verildikten sonra nüfusa ilişkin rakamlar, bazı istatistikler bulunmaktadır.


Yıllıkta verilen bilgiler dönemin güncelliği ile bağdaşmamaktadır.


2000�e Beş Kala Diyarbakır�da yer alan diğer bilgiler:
�Hani ilçesinin bağlı bulunduğu Diyarbakır merkez ilçeye olan uzaklığı 97
km.dir. Merkez, Çarşı, Dereli, Zirve Mahallesi olmak üzere ilçe merkezi 4 mahalleden ibarettir.Hani ilçesinin 1990 yılı genel nüfus sayımına göre toplam nüfusu 37.818 dir. Bu nüfusun 10.302 si ilçe merkezinde geri kalan 27.516�sı köylerde yaşamaktadır.İlçe merkezinde yaşayan nüfusun 5.298�i erkek, 5.004�ü kadınlardan oluşmaktadır.�

Aynı yıllık çalışmasında Hani�de mevcut Resmi Kurum ve Kuruluşların Listesi:
1-Belediye Başkanlığı
2-İlçe Jandarma Komutanlığı
3-Cumhuriyet Başsavcılığı
4-Askerlik Şubesi Başkanlığı
5-Emniyet Amirliği
6-Merkez Sağlık Ocağı
7- Milli Eğitim Müdürlüğü
8-Mal Müdürlüğü
9-İlçe Tarım Müdürlüğü
10-Özel İdare Müdürlüğü
11-Nüfus Müdürlüğü
12-Tapu Sicil Müdürlüğü
13-İlçe Müftülüğü
14-Halk Eğt.Mrk. Müdürlüğü
15-Ziraat Bankası Müdürlüğü
16- Orman İşletme Şefliği
17- TEK Şube Müdürlüğü
18-PTT Müdürlüğü
19- İcra Müdürlüğü
20-Lise Müdürlüğü
21-Sosyal Yrd. ve Day. Vakfı 22-Meteoroloji Memurluğu �

Tespitler
Yaptığımız araştırmalar neticesinde Hani�deki Camii için yaşlıların �Acem Camii � dedikleri Ulu Camii, ilk yapanı belli olmamakla birlikte İranlılara mal edilmektedir. �Acem�, yabancı anlamını taşır ki, bu da camii banîsinin Diyarbakırlı olmadığını gösterir. Aynı durum, Hazro�daki camii için de geçerlidir. Artuklu ya da Selçuklu yapısı Camii için kesin ifadeler kullanmamız zordur.
Hani�deki Yasin Minaresi�nin mutlaka Camii olmalıdır. Bu minare, Silvan�daki minareye özenilerek yapılmış olabilir. Silvan�daki minarenin camii de bilinmeyen bir dönemde yıkılmış -yıktırılmıştır.

Minarenin gözetleme kulesi olabileceği ihtimali düşünülse bile, yüksek bir noktada yapılmış olması gerekirdi.

Konyar�ın minare yakınında kalıntılardan bahsetmesi, camii varlığını doğrulatmaktadır.

İlçenin rakımı (Denizden yüksekliği) hususunda çelişkili bilgiler vardır. Cumhuriyet döneminin ölçümleri, eksiktir.

İlçenin nüfusunun aşağı-yukarı aynı sayılarda seyri, ilçenin daima göç verdiğini gösterir.

Diyarbakır Merkezde tahminen 8000 civarında Hani nüfusuna kayıtlı göç eden bulunmakla beraber, İstanbul, İzmit, Manisa, İzmir, Antalya ve Adana merkez ve ilçelerindeki Hani nüfusuna kayıtlı çoğu çalışan 20.000 civarında göç eden nüfus vardır.

Hani�nin gelişiminin önünü tıkayan en büyük sebeplerden biri olan ulaşım zorluğu, yeni karayolunun faaliyete geçişi ile son bulacaktır.

Artan mermer ocaklarının işlerliği ile çalışan kesimin artması dolaylı olarak işsizliği azaltmakta olup, ekonomik olarak ilçedeki daralmayı da önleyecektir.

Pazarlamanın, dışa açılımın olmadığı ilçede son yıllarda belirgin biçimde tarım ve hayvancılık ile eğitim alanında hareketlilik görülmektedir.

Hüseyin Yıldız:(1933): 24 yıl imamlık yaptıktan sonra rahatsızlığı sebebiyle emekli olmuştur. Zamanını okuyarak geçiren Yıldız, yazı ve şiirlerini yazma olarak 25 kitapta toplamıştır. Arapça, Türkçe, Zazaca, Kürtçe dillerinde yazan Yıldız�ın çalışmaları edebî ve dinî muhtevalıdır.


Hani�de Basın- Yayın
İlçemizde ilk yayınlanan gazete, Abdüssettar Hayati Avşar�ın çıkardığı Hani Gazetesidir.

Hani Gazetesi, üç aylık yayın sonrası kapanmıştır. Avşar�dan gazetenin örnek sayılarını edinmemiz mümkün olmadığı için Hani�de yer alan bilgilerle haberler hakkında açıklamada bulunmak mümkün değildir.

Hani Haber:
Hani Sesleniş:Gazete, dört sayı çıkmıştıGazetelerde Hani ile ilgili haber kupürleri mevcut sadece taranacaktır

Eserlerde Hani
Yurt Ansiklopedisi-Diyarbakır :
�Mimarlık tarihinde önemli yeri olan, Hatuniye Medresesi�yle ünlüdür.
Ulu Cami: Belediye ve kaymakamlık yapılarının yer aldığı küçük alandadır. Yapım tarihi ve yapımcısı bilinmemektedir.

Yazıtlarından 1657 ve 1682�de onarıldığı anlaşılmaktadır.

Dikdörtgen planlı, birbirinden farklı yükseklikte, iki bölümden oluşan bir yapıdır. Eğimli bir alana kurulduğundan, güney yüzüne dükkânlar yapılmıştır. Batı yüzündeki taçkapıdan, iki sütunla bölünmüş avluya geçilmektedir.

Ana mekân mihrap duvarına koşut üç neflidir.
Hatuniye Medresesi: Ulu Cami�nin güneybatısındadır.Çok yıkıktır.
Yalnızca mihrap duvarı, bunun yanındaki iki kubbeli mekân ve eyvan duvarları ayaktadır.

Yapım tarihiyle ilgili çeşitli görüşler vardır. Bitkisel süslemesi ve yazılarıyla XIII. yy�da yapıldığı sanılmaktadır.

Mihrap duvarı tonoza dek taş süslemelidir.
Mihrap nişi halat kıvrımlı silmeyle çevrelenmiştir.
Bunun dışında geometrik süslemeli çerçeve ve en dışta üç dizi mukarnas bezeme bulunmaktadır.

İki yanda kubbeli mekânların bulunduğu, kapalı avlulu medreseler planında olduğu sanılmaktadır.�

Tarihi Koki Çayı Köprüsü
Ya-Sin Minaresi
Mehmet Ali ABAKAY Borsa 21 Dergisi Sayı : 6

� Tarihte Asurluların, Urartuların hüküm sürdüğü alanlardan biri olan Hani, aynı zamanda Hurilerin, Nirbilerin merkezi bölgelerindendir. Nirbilerin başkentliğini yapmış Hani�de bu gün Nirbi adını taşıyan köyler halen bulunmaktadır. 40.000 civarında olan toplam nüfusun yaklaşık 11000�i ilçe merkezinde yaşamaktadır.

Dicle Nehrine 18 km uzaklıkta olan Hani�de tarım, Aynkebir su kaynağından alınan suyla yapılmaktadır. Meyve bahçeleri, üzüm bağları, tarım ve hayvancılık geçim kaynaklarını oluşturur. Kereste üretimi de çevre illere ve ilçelere pazarlanmaktadır.

1875�te Palu�ya bağlı bir bucak konumundan çıkartılan Hani, Lice�ye bağlandıktan sonra 1878�de belediyelik olmuştur. Daha sonra ilçe merkez olan Hani�de günümüzde nüfus, daha çok kuzeydeki ovada yoğunlaşmıştır.

İlçenin Tarihi Eserleri-Turistik Yerleri:Hatuniye Medresesi Ulu Camii, Aynkebir Havuzu, Yasin Minaresi, Cafer-i Tayyar Türbesi.

Aynkeris suyunun sağlık açısından sarılığa iyi gelmesi her yıl ilçe nüfusu kadar ziyaretçi çekmesini sağlamaktadır.

Küçük ve şirin bir ilçe olan Hani, Kocaköy-Dicle-Lice ve Hazro ilçesiyle komşudur. Bingöl�ün Ayrıca ilçesiyle kısmen Elazığ�la sınırı bulunmaktadır. İlçenin Diyarbakır merkeze uzaklığı 97 km.dir.�

Hani Nâhiyesi Kanunnâmesi

Uzun Hasan zamanındaki kanun hükümlerine göre tanzim edildiği belirtilen kanunnâmede, Osmanlı kanunundan farklı bir hüküm mevcut değildir.

Nâhiye-i Hani Tabi�î âmid-Tımar-ı Bâli Beğ Kethüdâ-i Diyarbekir Tafsîl-i Kanunnâme-i Nâhiye-i Hani Ber- Mûceb-i Kanun-ı Hasan Padişah

Evvel nâhiye-i mezkûrede vâki� olan re�yâdan resm-i çift deyü her çifti olandan dokuzar tenge alınur imiş ki, on sekiz Osman akçesi olur. Ve bundan gayrı gerü her çifti olan re�ayâdan tütüncek deyü gerü on iki tenge dahi alınur imiş ki, yirmi dört Osman akçesi olur. Ammâ çifti olmayandan nesne alınmaz imiş, gerü evvel üzere mukarrer kılındı.
1- Ve ırgadiye içün nâhiye-i mezbûrede vâki� olan çeltük arklarına ve zirâ�atine üçer gün hizmet ederler imiş, gerü kemâ kân mukarrer kılındı.
2- Ve zirâ�atlerinden eğer Müslüman ve ger keferedir hums üzre alınur imiş, gerü eylece mukarrer kılındı.
3- Ve resm-i bağ her yüz devekte bir buçuk tenge alınur imiş ki, üç Osman akçesi olur.
4- Bağ resminin alınmasının mevsimi üzüm vaktindedir ve resm-i çift ve tütüncek alınmasının mevsimi nevrûzdadır, ol vakit alına.
5- Ve resm-i mevâş-î, her yondan ve sağılur inekten birer tenge alınur imiş ki, iki osmânîdir, ol dahi nevrûzda koyundan ve keçiden ki, süt vere, anun dahi üçüne bir tenge ki, her başa üç rubu� düşer.
6- Ve resm-i kışlak, her süriden bir koyun. Bunun dahi mevsimi nevrûzdur.
7- Ve resm-i arûsiye, her arûsiyeden bir koyun.
Bu zikrolunan husûslar külliyen ber-karar-ı s�abık mukarrer kılındı.
9-Ve resm-i âsiyab ve resm-i bostân, alınmaz imiş.

Hani Nâhiyesi Kanunnâmesi
Diyarbakır Eyaleti Kanunnâmeleri

Ve resm-i îddiye, her karyeden bir davar alınur imiş, ol dahi ref�oldu.
11-Ve harîr yükü geçüp gitse bâc deyü her yükten on iki tenge alınur imişl ki, yirmi dört akçe olur. Ve penbe ve sabun ve hınnaâ ve buna nisbet olan yüklerden, eğer satılsa, her yükden ikişer tenge alınur imiş ki, dört Osmanî olur. Ammâ geçüp gitse, nesne alınmaz imiş.

Ve tabbâkhâneye gön ve post ileten kimesneler, her on posttan bir tenge verürlerimiş ki, iki Osmân akçesi olur.

12-Ve bundan mâ�ad�â ne kim vardır ki, an kadîm verile-gelüpdür, külliyen kemâ-kân mukarrerdir.




Coğrafi Durum

1.JEOLOJİK ÖZELLİKLER

Paleozoik: Diyarbakır ilinin bulunduğu alan, Paleozoik�in karbonifer dönemi başlangıcına değin, bugünkü Akdeniz�den daha büyük ve geniş, batıdan doğuya doğru uzanan bir iç denizle örtülü idi. Buna�Tetis Denizi� deniyordu. Permi yenin sonlarında deniz diplerinde birikintilerin çökelmesi ve sıkışması sonucu,doğu- batı doğrultusunda tabakalar oluşmuştur.

Hazro yöresi, bu zamanda oluşmuş kalker, kil, marnlarla kaplıdır. Bitlis-Hazro arası ise Permokarbonifere ait kil, marn, kalker ve kumtaşlarıyla örtülüdür.

Mezozoik:Mezozoik arazilerini tortular ve volkanikler oluşturur.tortullar genellikle taneli kumtaşı ve karbonatlı kayalardan ibarettir.Volkanikleri ise Güneydoğu Toroslar�ın eteklerinde uzanan ofoyolikler, yani yeşil karmaşıklar oluşturur. Bunlar,bölgedeki krom ve bakırın ana kayası olup Diyarbakır kuzeyinde Ergani-Maden arasında çok yaygındır. Triyas kumlu, marnlı kalker, kırmızı kalker ve killeri, Hazro ve Kilis Dağı eteklerinde görülmektedir.Kretase kalker ve marnları Mardin�e yayılmış bulunmaktadır

Tersiyer:Bu zamanda Eosen, Miyosen ve Pliyosen oluşumları, havzada çok geniş alanlar kaplamaktadır.Orta- Eosen oluşumları, havzanın güneyinde Mardin bloğuna kadar sokulur. Dicle ırmağı çevresinde 270-300 m kalınlığa ulaşır.

Miyosende ortaya çıkan yükselmeler, bugünkü dağ sıralarının oluşumuna yol açmıştır. Bu dağlar hızla aşınmış ancak; Miyosenin sonuna doğru yeniden şiddetli tektonik olaylar nedeniyle, yer yer yeni yükselmeler ortaya çıkmıştır.Orta Eosen kalkerleri üzerinde yer alan alt Miyosen oluşumları, Pamukluk Dere, Göksu Çayı, Seyhan Çayı vadilerinde yoğun olarak bulunur. Bu oluşumlar Dicle�nin Batman Çayı ile birleşip, Diyarbakır Havzasında çıktığı kesimden kuzeybatıya doğru uzanır.Kalınlıkları 50-150 m arasında değişir.


Üst Miyosen oluşumlarının yapısında silt kil tabakaları tuz ve alçı taşı bulunur.Bu oluşumlar Diyarbakırla Siirt arasındaki tektonik çöküntü alanını kaplar.

Kuaterner:Bu zamanda oluşmuş eski alüvyonlar, Dicle ve kollarının açtığı vadilerde bulunur.Yeni alüvyonlar, Dicle Vadisinde geniş yer kaplar. Bu alüvyonların Dicle�ye katılan dere ve çay yatağındaki kalınlıkları çok azdır.Genellikle yamaç molozlarıyla karışık durumdadır.

Dördüncü zamanda ortaya çıkan yeni tektonik olaylar sonucunda il toprakları bugünkü şeklini almıştır. Silvan, Hani, Karaca dağ bölgeleri gibi volkanik alanlar ve çermikteki kaplıca alanları, Pliyosenin sonlarında ortaya çıkmıştır. Hazro�daki linyit yatakları ise daha önceki zamanlarda oluşmuştur.

JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER

Dağlık Alanlar :II.Jeolojik zamanın sonlarından itibaren teşekkül eden orojenik hareketler sonucu oluşan Toros Dağları�nın doğuya uzantısı olan Güneydoğu Toroslar�ın dış yayının bir kolunu Akdağlar oluşturur. Dicle ile Lice arasında yer alan Hani, yüksekliği 2000 m aşmayan ve dört sıra halinde uzanan dağlardır. Güneydeki dağ uzantılarının en yüksek yerleri Halhal, Tahtı Zelek, Dıburu ve Seren tepeleridir. Bu kıvrımlı dağlar birbirinden fay hatlarıyla ayrılmış, aralarına çöküntü ovaları ve platolar yerleşmiştir.Bu morfolojik birimler oluşumu itibari ile tam yerine oturmamasından dolayı sık sık deprem olaylarına maruz kalmaktadır. Bunun en somut örneği 1975�te Lice depremidir. Bu depremin etkisi Hani�de de sıkıntılara neden olmuştur.Meydana gelen felaketten halkın yaralarını sarmak için ilçenin güneyinde 450 deprem konutu inşa edilmiştir. Bu nedenle ilçenin bulunduğu yer Türkiye�nin aktif deprem kuşağı üzerindedir.



İlçe merkezinin kuzeyinde üç sıra şeklinde dağlar uzanır. Mem Dağı, Babığ Dağı, Dubürü Dağı ikinci sıra dağlar Mısevs, Çimen ve Rakım dağı üçüncü sıradağlar ise, Heşeni dağlarıdır. Güneyinde Dubürü dağı yer almaktadır. İlçenin doğusundan batısına doğru olan dağlar, Asus Dağı, Kelek Dağı, Hamsa Dağı ve Pir Aziz dağlarıdır.Yükseltisi 2000m�yi geçemeyen doğu-batı istikametinde bu genç kıvrımlı dağlar Piran üzerinden gelerek kasabanın kurulduğu ovanın batısında kollara ayrılıp adeta ovayı içine almaktadır. Doğuya iki sıra halinde uzanan bu dağlar, Bingöl Diyarbakır karayolunun geçtiği mevkide birbirlerine kavuşurlar. Ovanın kuzeyindeki dağlar, Babiğ Boğazıyla, güneydeki sıra dağlar ise Gaban Boğazı�yla aşılır.

Ovalık alanlar: Yüksekliği fazla olmayan tepelik alanlarla çevrili olan, Dicle şerit ovaları gurubuna giren Dicle Irmağının doğusundaki Hani ovası geniş yer kaplamaktadır. Terkan bölgesinde geniş ovalar bulunmaktadır.Hani ovasının toplam alanı 255km�yi bulur. İlin tüm kuzeyinde olduğu gibi, Hani Ovasında da aralarında bazı farklılıklar olmakla beraber taban kalkerli ve kireçli yapı üzerinde kahverengi ormanlarla kaplıdır. Ovanın tabanında eğim %3 ile %10 arasında olan yerleri tarıma elverişlidir. Önemli tarım alanlarını oluşturan bu ovada üretilen ürünler, Pamuk, tütün, buğday, nohut, sebze ve meyvelerdir.Bu ovada ayrıca domates, patlıcan, salatalık ve biber gibi sebze ürünleri yetişmektedir. Çalı formasyonu şeklinde olan meşe türleriyle kaplı olanlarda eğim fazladır.Ovada önemli akarsular olmadığı için fazla yarılıp parçalanmamıştır. Sonuç itibari ile dağların birkaç sıra halinde uzandığı ve bunlar arasında faydalanmalara bağlı olarak oluşan ovalardan meydana geldiğini söyleye biliriz.

Platolar ve Vadiler: Platolar vadilerle derin bir şekilde parçalanan yüksek düzlüklerdir.Bölgede erozyon etkinliğinin fazla olması nedeniyle eğimli alanlar şiddetli derecede aşınmaya uğramakta ve tarımsal araçlarla kullanılan topraklar azalmaktadır

Kuzeydeki dağların kuzeyinde Bingöl yaylaları dalgalı dağlık araziler, güneydeki dağların güneyinde ise dalgalı platolar sahayı kaplamaktadır.Ovanın batı kısmı ile doğu kısımları hafif dağlık görünüme sahiptir. Vadiler ise az yada çok akarsu oyma ve aşındırmasıyla işlenerek oluşan şekiller ve sürekli çukurluklardır. Küçük derelerin vadileri pek derin değildir.Çünkü bu derelerin rejimleri düzensizdir. Derelerdeki akım miktarı ilkbaharda karların erimesi ve yağmurların yağmasına bağlı olarak artmaktadır.Bu artmaya bağlı olarak vadi tabanı ve kenarları aşındırılmaktadır.Yaz aylarında ise akım azalmakta hatta tamamen kurumaktadır.Bu durumda su ile oluşan aşındırma faaliyeti durmaktadır.

İKLİM ÖZELLİKLERİ

Giriş : Karasal iklimin özelliği yaz ile kış arasında sıcaklık farkının fazla olması, yağışların genellikle ilkbahar ve kış mevsiminde yağması yazın ise şiddetli kuraklıklar görülmektedir. Sahanın güneyinde ise yazları çok sıcak, kışları ise soğuk geçenektedir. Yaz kuraklığı fazla olup, düşük nem hakimdir.

Hani İlçesi idari bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesi içinde yer almasına rağmen fiziki coğrafya özellikleri bakımından Doğu Anadolu Bölgesi Sınırları içinde yer alıp, iki bölge arasında geçiş özelliğini göstermektedir.

İlçenin kuzey kesiminde yazları ılık ve kısa, kışları soğuk ve karlı geçer. Doğu Anadolu iklim özelliği görülmektedir. İlçenin kuzey kesiminde İlçenin güney kesiminde Güneydoğu Anadolu iklimi görülmektedir.Enlem farkı yeryüzü şekillerinin etkisi sonucu Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi sıcak ve kurak olmadığı gibi, Doğu Anadolu kadar da soğuk ve sert geçmez.ilçede iki bölge arasıda geçiş tipi iklimi görülmektedir. İlçenin kuzeyinde yer alan sıra dağlar kuzeyinde soğuk hava kütlelerine karşı set oluşturmaktadır.Ancak;burada yer alan Babiğ Boğazı vasıtasıyla kışın soğuk hava kütlesini ilçenin merkezine ve güney kısımlarına sokmaktadır.

Yaz aylarında kuzeyden gelen Sibirya Antisiklonu havayı serinletici bir etki yapmaktadır.Aynı şekilde ilçenin güneyindeki Siklon hava kütlesi (Basra Alçak Basıncı) İlçeye Gabon Boğazı vasıtasıyla içeriye sokulmaktadır. Güneyden gelen bu sıcak hava kütlesi yaz aylarında çok sıcak ve kurak geçmesine,kış aylarının ise ılık geçmesine sebep olur.
Aylar��..   Ort�.     Aylar��� Ort�
Ocak ��.. 1,0        Temmuz��.. 9,8
Şubat��.. 3,0        Ağustos �... 29,8
Mart���. 8,0         Eylül���.. 24,8
Nisan�.... 13,1       Ekim�.�.�. 17,7
Mayıs �... 18,8       Kasım��.... .9,9
Haziran�. 24,9      Aralık��..... 4,2


Yıl Ortalama.. 15,41

Kışın Doğu Anadolu Bölgesi�ni etkisi altına alan Sibirya Antisiklonu (Yüksek Basınç) Kuzeydeki Babiğ Boğazı kanalıyla tüm ilçeyi etkilemektedir.Yaz mevsiminde ise Güneydeki Gabon Boğazı kanalıyla Basra alçak basıncının etkisi altına girmektedir. Bu farklı karakterdeki iki hava kütlesinin birbirilerine karşı etkileri sonucunda cephe oluşmaktadır. Bu cephe oluşumu neticesinde cephesel yağış meydana gelmektedir. İlçede enlem ve yerel etkiler sonucu belirlenen klima tik verilere dayanarak subtropikal yayla ikliminin var olduğu söylenebilir.Ancak iklimini tam olarak tanımak için iklim elemanlarını (sıcak,yağış,rüzgar) ayrı ayrı ele alarak incelemek gerekir.

Sıcaklık: 38-39 derece kuzey enlemleriyle 40-41 derece doğu boylamları arasında yer alan Hani ilçesinin doğu-batı yönünden uzananyüksek (Asos-Hamra) dağlarıyla çevrilidir.Kuzeydeki soğuk,güneydeki sıcak havaya karşı korunaklı oluşu bunun yanında farklı bölgeler arasında kışın Sibirya yazın Basra basınçlarının varlığıyla bahar aylarında cephe oluşması gibi unsurlar birleşerek sıcaklığın yıl içinde dağılışını ve derecesinin yıl içinde farklılık göstermesine neden olur.

Hani�nin 1985-2004 yılları arasındaki yıllık ortalama sıcaklık değeri 15.4 derecedir.Sıcaklığın kış aylarında 1 dereceye indiği Temmuz ve Ağustos aylarında 30 dereceye çıktığı görülmektedir.Sıcaklığın değişimlerindeki farkın fazla olması karasal iklim etkisinin en açık ispatıdır.

Hani ilçe merkezinin en yüksek sıcaklığı hem Doğu Anadolu�dan hem de Güney doğu Anadolu�dan daha sıcaktır. En düşük sıcaklığı ise Güneydoğu Anadolu�dan düşük sıcaklığa Anadolu�dan düşük değere indiği görülür.



Hani İlçe Merkezi Yağışın (1977-2004) Aylara Göre Dağılımı

Son 17-18 yıllık rasatlara göre yağışın bu şekilde olması özellikle,yaz ve sonbahar aylarında yağışların azalması veya hiç olmaması öncelikle sıcaklığın artmasıyla karalar üzerindeki yüksek basınç hakimiyetin bozulmasından kaynaklanır.Yazın sıcaklığın maksimum dereceye ulaşması sonucu, yöreye gelen nemli kütleler yoğunlaşma imkanı bulamazlar.Ancak; konveksiyonel hava hareketi sonucu orajlı yağışların olmasına neden olur.Özellikle, oraj karakterli yağışlar, ilkbahar sıcak mevsimden soğuk mevsime doğru bir intikal devresi olan sonbahar mevsiminde görülür. Yağışın aylara dağılışını gösteren grafiği incelediğimizde ilçenin yağış özellikleri bakımından Akdeniz ikliminin yağış rejiminin bozulmuş tipi görülmektedir.

Sıcaklığın maksimum değeri, yağışın minimum olduğu değere rastlar.Yani aralarında ters orantı vardır.Sıcaklık artarken, yağış azalmakta, yağış artarken sıcaklık düşmektedir.Uzun yıllar içinde bazı yıllarda şiddetli kar yağışlarına ve tipiye maruz kalan ilçede, karla örtülü günlerin sayısı 22.1 gündür.Ancak; bazı yıllarda kışın şiddetli olması nedeniyle kar tüm kış boyunca yerde kalmaktadır.Özellikle dağların yüksek tepelerinde nisan ayına kadar görülebilmektedir. Şimdiye kadar tespit edilen en yüksek kar örtüsünün kalınlığı 1.53 cm olmuştur. Kar yağışlarının fazla olduğu yılarda İlçenin köylerle olan ulaşım kapanmakta, bunların açılması haftalarca devam etmektedir.

BASINÇ VE RÜZGARLAR

Hani�de yıllık ortalama rüzgar kuvveti (hızı) 2.6m bofor�dur. Bu değer Mart (3.0)Temmuz aylarında yükselmektedir. Şimdiye kadar tespit edilen en kuvvetli rüzgar yönü kuzeyden 9 bofor şiddetindeki rüzgar olup yıl içindeki dağılımı aşağıdaki gibidir:

Hani�de rüzgar yön ve kuvveti birbirine yakın pareler değerler göstermektedir. Tabloda görüldüğü gibi hakim rüzgar yönü kuzeydir.Bu durum,basınç gradyanın tüm kış boyunca Doğu Anadolu da üstlenen Sibirya yüksek basınç alanından,güneydeki alçak basınç alanına doğru hava hareketlerinin başlamasından kaynaklanmaktadır. İlçede tüm aylarda hakim olan kuzey sektörü,rüzgarlarının yükselmesine neden olmaktadır.Yaz aylarında güneyden ilçeye sokulan sıcak rüzgarlar alçak basınç alanlarını genişlemektedir.

Ancak, kuzey sektörlü rüzgarlar, bu dönemde estikleri için havanın aşırı derecede ısınmasını engeller, serinletici etki yapar.Bu kuzey sektörlü rüzgarlar,kış aylarında kuru,sert ve soğuk olmakta , yaz aylarında ise,serin ve ılık geçer.

İlçede esen rüzgarın hız,yön ve frekanslarının bu şekilde özellikler göstermeleri sıcaklığın ve yağışı kışın yıl içindeki gidişatını etkileyerek bitki örtüsünün, ziraatın tür ve dağılışının değişmesine, kısa mesafelerde farklılık arz etmesine neden olurlar.

İlçede hakim olan genel rüzgarların yanı sıra Baro statik rüzgarlar gurubuna giren günlük rüzgarlar gurubuna alabildiğimiz dağ ve vadi meltemleri de vardır.

Yaz aylarında dağ ve vadilerin farklı ısınma ve soğumaları sonucu Oluşan bu yerel rüzgarlar,havanın bunaltıcı etkisini azaltıp serin etkiler İklim Tipi

Hani ilçesi idari bakımdan Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde yer almasına rağmen, fiziki özellikleri bakımından Doğu Anadolu Bölgesine benzese de iki bölge arasında geçiş karakterini arz eden iklim tipi görülür. Hani�de Güneydoğu Anadolu Bölgesi�nin iklim özellikleri hüküm sürmektedir.Ancak; Kışın Doğu Anadolu kadar soğuk geçmezken, yazın da Güneydoğu Anadolu kadar sıcak geçmez. Subtropikal yayla iklim tipi görülür. Subtropikal yayla iklim tipi ise Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışları olan bir özelliğe sahiptir.

TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Giriş: Toprak, çeşitli kayaların fiziksel yönden parçalanması, kimyasal yönden çözülmesi ayrışması sonucunda oluşan, bitkilere durak yeri olan ve besin maddesi veren,kara yüzeyini birkaç mm ile birkaç m derinliğinde saran ayrıca bünyesinde solucandan bakterilere varıncaya kadar fauna ve flora barındıran canlı bir ortamdır.

Toprakların oluşumunu iklim, bitki örtüsü, ana materyal, topografya ve zaman tayin etmektedir.Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iklim açısından bakıldığında karasal iklim tesiri altında oluşmuş topraklar yaygındır. Tortul, metamorfik ve volkaniklerden oluşan ana materyaller bulunmaktadır. Fiziksel ve kimyasal özellikleri farklı olan bu ana kaya gurupları üzerinde aynı iklim şartları altında bile değişik topraklar oluşmaktadır. Yine topografik açıdan yüksek ve eğimli bir yapıya sahip olması farklı toprak tiplerinin oluşmasını sağlamıştır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Diyarbakır ilinde yerel etkenlere bağlı olarak yağış ve sıcaklık şartlarındaki değişmeler, çeşitli toprak tiplerinin oluşumunu sağlamıştır. Bu topraklar bozkır ve orman örtüsü altında gelişmiş topraklardır.Hani ilçesinde hüküm süren iklim,görülen bitki örtüsü, ana materyal ile topografik faktörlerin karşılıklı etkileşimini göz önüne aldığımızda toprakların genel olarak zonal (eski toprak sınıflandırılması) toprak gurubuna giren kahve renkli orman toprakları ve kırmızımsı kahverengi topraklar olduğu görülür. Bunların dışında muhtelif kesimlerdeki kireçsiz kahverengi topraklar ve kireçli topraklar göze çarpmaktadır.

Yaz aylarında sıcaklığın yüksek oluşu, toprak hareketinin oksidasyonunu artırdığından toprağın rengi kırmızıya dönüşür. Kırmızımsı kahverengi topraklar solunum rengi hariç tüm özellikleriyle kahverengi topraklarının aynısı veya benzeridir.

Hani ilçesinde kış döneminin donlu, yaz döneminin kurak geçmesi, ayrışma olaylarına adeta askıya almaktadır.Ayrışma olayları daha ziyade ilkbahar ve sonbahar mevsimlerine tekabül etmektedir.Bunun yanında yaz kuraklığından dolayı seyrek ve zayıf ot örtüsü, toprağın organik madde yönünden fakir olmasına neden olur.Bundan dolayı ilçede toprak oluşumu için olumlu imkanların oluştuğu ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde meydana gelmektedir.

Step (bozkır) bitki örtüsüne sahip olan ilçenin, topraklarının organik madde yönünden zengin olduğu söylenemez.

Fakat ilçenin güneyinde ve kuzeydoğusunda bulunan dağların, meşe ağaçlarıyla kaplı sahaları ile ilçenin güneyindeki bahçelik alanlar organik maddelerce (mikroorganizmalar) zengin topraklardır.


İlçenin kuzey bölümündeki dağlarda, eğimin fazla olduğu kesimlerde ormanların bilinçsizce kesilmesi erozyonun çoğalmasına neden olmuştur.İlçe merkezinin güneyindeki topraklar hafif meyilli, orta derinlikte şiddetli su ve rüzgar erozyonu etkisi altında tuzluluk ve alkalik reaksiyonu gösterirler.İnce ve kaba malzemenin karışık bulunduğu bu topraklar; bağ, bahçe ve tarım ürünleri ekiminin yapıldığı tarımsal alanlara ayrılmıştır.

İlçe merkezinin kuzey bölümündeki topraklar, orta derecede eğimli olup (%20-30) şiddetli erozyon sonucu ana kaya açığa çıkmıştır.Buradaki toprağı erozyondan korumak için ağaç dikmek,araziye setler çekmek toprağı yatay biçimde sürmek gerekir.

İlçenin doğusunda hafif eğimli(%3-10) tarım yapıldığı hafif kireçli kahverengi topraklar yaygındır.İlçenin batı kesiminde bağcılık yapıldığı otlakların çokça yer tuttuğu eğimin fazla olmadığı kahverengi orman toprakları mevcuttur.

Hani ilçesinde genel olarak zonal topraklar gurubuna giren kahverengi orman ve kırmızımsı kahverengi topraklar ile aşınma sonucu dağ eteklerinde oluşan koluviyal topraklar yaygındır.

Kolüvyal Topraklar

Genellikle dik eğimlerin eteklerinde yer alırlar.Yer çekimi toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınarak birikmiş materyaller üzerinde oluşmuş (A) C profil genç topraklardır.Özellikleri bakımından daha çok çevredeki yukarı arazi topraklarına benzeseler de ana materyalde derecelenme yetersizdir.

Profilde yağışın veya yüzey akışın yoğunluğuna ve eğim derecesine göre değişik parça büyüklüğünü içeren katlar görülür.Bu katlar alüvyal topraklarda olduğu gibi birbirine paralel olmayıp düzensizdir.Eğimin çok azaldığı yerlerde parçaların çapları küçülüp alüvyon parçaları düzeyine geleceğinden bu gibi yerlerde kolüvyal topraklar geçişli olarak alüvyal topraklar görülür.Bunlarda eğim tek tip olup materyalin geldiği yöne doğru artmaktadır. Ara sıra taşkına maruz kalırsa da eğim bünye nedeniyle drenajları iyidir.Kolüvyal topraklar, Hani ilçesinin dik eğimli yerlerinde görülür.Bu topraklar yağışın yeterli olması ve sulanmaları halinde verimleri yüksekliktir.

Kahverengi Orman Toprakları

Kahverengi orman toprakları kirece zengin ana kaya üzerinde oluşur. Profilleri A (B) C şeklinde olup horizonlar birbirine tedricen geçiş yapar.A horizonu çok gelişmiş olduğundan iyice belirgindir ve kahve renktedir.

Gözenekli veya taneli bir yapıya sahiptir.B horizonun rengi açık kahve rengi ile kırmızı arasında değişir. Yapı taneli veya yuvarlak yahut da köşeli bloktur. Çok az miktarda kil birikmesi olabilir.

Kırmızımsı Kahve Rengi Topraklar

Bu toprakların hemen hemen bütün özellikleri kahverengi toprakların aynısı veya benzeridir. A horizonu tipik olarak kırmızımsı kahve rengi olurken bazen kırmızı olur. B horizonu kırmızımsı kahverengi veya kırmızı kahverengi olurken bazen kırmızı olur.B horizonunun altında kalsiyum karbonat birikme horizonu bulunur.Beyazımsı olan bu topraklar görülür.

HİDROGRAFYA

Giriş:Hani ilçesinde büyük göl veya nehir bulunmamaktadır.Sadece birkaç çay, dere ve kaynak mevcut olup artezyen kuyuların suyundan başka su kütlesine rastlanamaz. İlçe merkezinde yedi gözden akan Aynı Kebir suyu hem tarım alanların sulanmasında hem de ilçenin içme suyunun büyük bir kısmını karşılanmasında kullanılır. İlçe yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin değildir.

Yeraltı su kaynakları: Genel olarak yer altı suları meteforik suların yüzeyden sızıp geçirimsiz tabaka üzerindeki kum, çakıl aralarında veya gözenekli ve çatlaklı kayalar arasında birikmesi sonucu oluşurlar. Yer altı kaynakların var olmasına karşılık bulardan istenildiği gibi yararlanılmıyor.Bu sulardan kuyular kazılarak yararlanma yoluna gidilmektedir.Çıkarılan sular bağ ve bahçe sulama işlerinde kullanılmaktadır. 2-3 m çapında 10 -15 m derinliğindeki bu kuyular daha çok ilçenin güneyinde batı ve doğusunda bulunmaktadır. Kuzey kesimde su kaynakları daha fazladır.

İlçede kaynak sularının en yaygın türü karstik kaynaklı olandır. Karstik kaynaklardan en dikkati çeken Ayn-ı Kebir suyudur. Bunun yanında termo mineral bir kaynak olan Ayn-ı Keris şifalı suyudur. Eksürjans tipi karstik bir kaynak olan Ayn-ı Kebir suyunun kaynağının nereden aldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak; bilinen tek şey Ayn-ı Kebir suyu, kuzeydeki dağların eteklerinde gelmektedir. Dokuz kemerli bentlerden çıkarak büyük havuz oluşturmaktadır. Havuzdan akan sular, yedi gözden çıkar.Bu gözlerden akan sular, temiz ve berraktır. Gözlerden çıkan suların toplam akımları saatte 700 ltd dır. Aynı zamanda ilçedeki tarımsal faaliyetlerin can damarıdır. İlçenin güneyindeki tüm tarlaların ve bahçelerin büyük çoğunluğu bu kaynaktan sulanmaktadır.Bu suyun altındaki eski evlere yeraltından ark tipi kanallar ile evlere bu sudan götürülmüştür.

Yer Üstü Kaynakları:

Kaynaklarını ilçenin kuzeyindeki dağlardan alarak doğu�batı, kuzey- güney ve güneydoğudan akan akarsuların rejimleri düzensizdir. Çünkü ilçede hüküm süren iklim faktörleri akarsu rejimlerinin düzenli olmalarına imkan tanımamaktadır.

Debileri (akımları) zayıf olan bu akarsuları, rejim itibarıyla kar ve yağmur rejimli akarsular kategorisinde ele almak mümkündür. Kış aylarında yağan karların bahar aylarında sıcaklıkların artmasına bağlı olarak karların erimesi, yağışların yağmur şeklinde yağması ile akarsuların su taşıma kapasiteleri maksimum düzeye çıkar.Ancak yazın sıcaklıkların artması, buharlaşmaların aşırı derecede olması yağışların olmaması, akarsuların su taşıma seviyelerinin minimum düzeye iner. Hatta bu akarsuların bazıları yaz ortasında tamamen kurur.

Hani ilçe merkezinin can damarı olan Ayn-ı Kebir havuzu hem yaz hem de kış mevsiminde devamlı bol miktarda su akmaktadır. Sahamızda başlıca dereler Seren köyü, Dubürü Deresi, Kabe çayı, Kuru çay, Turalı Çayı, Ambar Çayıdır.


İlçenin kuzeyindeki çay Hani sınırları içerisinde doğup Dicle`ye akar. Kaynağı Bırkleyn mağarasından gelen Yukarıturalı Çayı (Kumlu Çay) Alık, Serbogan, Gort Şih, Horsel, Dirno, Şeleheydo, Doşabari, Akrag, Tırmal�dan Dicle sınırlarına dökülmektedir.İlçenin diğer iki suyu iki koldan Koke çayında birleşip Ambar çayına gider.Lice sınırlarından doğan kolu, Dirğeyd, Celık, PirIik, Kadışten, Koke Çayı�na dökülür. İkinci koldan gelen su ise Anıl, Veziri�den Ankaris suyuyla birleşerek Koke Çayı�na dökülür.


Ambar Çayı, Hani ilçesi yakınında bulunan Ayn-ı Kebir kaynağından doğar. Güneye doğru akarak Koke köyü civarında aynı adı taşıyan su ile birleşir. Akımına devamla sağdan soldan bir çok dere sularını alır ve daha güneyde Kuru Çay denilen başka bir su ile Kavşanda�da karışarak buradan itibaren Ambar Çayı adını alır. Güney, güneydoğu istikametinde devam ederek Köşeli köyü karşısından Dicle Nehrine dökülür. 45 km olan bu çayda ekonomik bir değer taşımayan balık türleri bulunmaktadır.Bu akarsular, derin yataklar içinde ve dağların eteklerini izleyerek aktıkları için tam anlamıyla bunlardan yararlandığını söylemek mümkün değildir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Vejetasyon, bir yerdeki bitkilerin orman, çalı ve ot gibi topluluklar halinde sınıflandırılması ve yetişme şartları ile dağılışların incelenmesini kapsamaktadır. Bitkilerin yetişme ve yaşama şartlarını, iklim, topografya, ana materyal, toprak ve diğer canlılar tayin etmektedir. Bitkiler, bulundukları ortamda bu faktörlere karşılık etki ve ilişki içerisinde yetişmektedir.Genel olarak ortam şartlarına göre,belli türler ve bunların oluşturdukları bitki toplulukları görülmektedir. Şöyle ki, kurak ortamlara su ihtiyacı az olan veya kurak devrede su ihtiyacını azaltan kurakçıl kökenli bitkiler, nemli ortamlara su ihtiyacı fazla olan veya fazla su sarf eden bitkiler hakim olmaktadır. İlçede hüküm süren subtropikal iklimin tesiriyle oluşan kahve rengi orman toprakları ve diğer topraklar üzerinde ilçenin kuzey tarafından sıralı yüksek dağları eteklerinde meşe türleri ve genel itibarıyla bozkır vejetasyon bitki toplulukları görülmektedir. İlçenin kuzeyindeki dağların güneye bakan yamaçların aşırı tahribat sonucu kışlık yakacak temini için bitki örtüsü giderek yok olmaktadır. Bitki örtüsü açısından batı ve güney bölümündeki bağlık alandır.Bu bağlık alanlar önemlidir.Ayrıca Nerip köylerinde bağcılık önemli geçim kaynağı olup yaygın bir şekilde yapılmaktadır.Bahçelerde görülen ağaç türleri;Kavak, Elma, erik, kayısı.. İlçeyi çevreleyen dağlarda bodur, meşe, kermez meşesi, palamut meşesi türleri yaygınlık göstermektedir.Dağların yüksek yerlerinde meşelerle karışık ormanlar bulunmaktadır.





Ekonomik Durum

- EKONOMİK YAPI

İlçemizin ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır.İlçede son yıllarda çıkartılan mermer, ilçe ekonomisine ve işsizliği gidermede yeni bir iş sahası oluşturmaktadır.İlçede yapılan üretim, tüketim için yapılmaktadır.İlçenin güney kısmında düz arazilerin geniş yer kaplamasından dolayı tarımsal faaliyetler daha yaygındır.

Kuzey kesiminde ise;yeryüzü şekillerinin dağlık olması,meşe ağaçlarının fazla olması tarım arazilerin az olması gibi nedenlerden dolayı hayvancılık daha yaygındır. İlçede yapılan tarım ve hayvancılık tam anlamıyla modern tekniklerle yapılmamaktadır. İlçe halkının % 90 tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.İlçede nüfus artış hızının fazla olması,tarımda makineleşme vb. nedenlerden dolayı işsizlik oranı çok yüksektir. Köylerde yapılan hayvancılık daha çok küçük baş hayvancılıktır. Yem fiyatlarının yüksek olması hayvancılıkta elde edilen gelirin düşmesine yol açmaktadır. Hayvancılık ve Tarım sektörünün iyileştirildiği takdirde ilçe ekonomisi kalkınacak ve toplumun refah düzeyi de artmış olacak.

TARIM
Tarım, ilçenin en önemli gelir kaynağıdır. İlçe merkezinde Ayn-ı Kebir suyu ilçenin can damarıdır. İlçede yetiştirilen tarım ürünleri;arpa, buğday, pamuk, mercimek vb.dir. Pamuk ilçe merkezinde,Gürbüz Beldesinde yapılmaktadır.Son yıllarda seracılık Uzunlar, Kırım, Seren köylerinde yapılmaktadır.
Son yıllarda sondajlarla susuz olan arazilerde sulu tarıma geçmiştir.


Tarım Arazisi 150.000 Dekar
Orman 224.650 Dekar
Mera 8.500 Dekar
Tarıma elverişs 56.400 Dekar


Hani�de tarım arazisinin dağılımı :
Öte yandan İlçemizdeki nadas alanlarının daraltılmasını sağlamak amacıyla çiftçiye eğitim çalışılması yapılmakta olup, buğday ve arpa üretimi takip eden yılda münavebeli olarak nohut mercimek ve yem bitkilerinin ekilmesi sağlanmaktadır.



İlçemizde modern tarım makine ve ekipmanları tam anlamıyla tarımda kullanmaya başlamamıştır. Bundan en büyük etken bölgenin oldukça dağlık olmasıdır. İlçemizde tarıma elverişli toplam 90.800 dekar arazinin ancak 20.700 dekarı sulana bilir arazi üzerinde genel olarak pamuk ve sebze üretimi yapılmaktadır. Halkımızın kendi imkanları dahilinde arazilerine kuyu açarak tarlalarını sulama yoluna gitmektedirler. Sulanabilir arazinin artırıla bilmesi için gerek Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü�ne gerekse Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü�ne büyük görevler düşmektedir.

Merkez ve köylerimiz itibariyle tarıma elverişli arazinin dağılımı, dekar olarak şu şekildedir:
Hububat 116.000
Baklagiller 10.000
Pamuk 3.500
Yem Bitkileri 1000
Sebze 1.800
Meyve 4.200
Bağ 7.500
Kavun-Karpuz 1.000
Nadas 7.000
Toplam 145.000

.
Çiftçilerimize yönelik zirai konulardaki yayın çalışmaları sürdürülmektedir.Yıl içinde meyve ağaçlarında kışlık budama, bağda budama, toprak işleme, gübreleme, bitki hastalık ve zararlıları konularında köylerimizde yayın çalışması yapılmıştır.
2004 yılında Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı�nca ortaklaşa 1700 kişilik koyunculuk projesi hazırlanmış, uygulama için yetkili mercilere gönderilmiştir.

BAĞCILIK
Hani ilçesinde yaklaşık olarak 7500 dekarlık alanda bağcılık yapılmaktadır.İlçe, bağcılık için son derece verimli topraklara, iklimi, uzun süre güneşlenmesi kırsal kesimlerde modern tarıma geçilmemesi, bağcılığa olan yönelmeyi oldukça artırmıştır. Kuyular, Çukur, Abacılar, Bozuk köyünde, ticari amaçlı üzümler yetiştirilir. İlçede üretilen bir çok üzüm çeşidi mevcuttur.

Bağ asmaları yüksek olmayıp, yerden 1 veya 1.5 metre yüksekliktedir.Asmanın kökü yerden 30 veya 40 cm yüksek olup, üç-dört ana kola ayrılır. 40 veya 50 cm� lik bu kollardan ise üzüm çubukları uzanır. Mart ayının başlarında budanan daha önce dayanıklı ağaçlardan (meşe, kavak ) ağaçlarından yapılan adına �serbıne� denilen çatallı,boyu 1 metre ile 140 cm arsında değişen 3-4 cm kalınlığında değişen ince,düz çubuklara sarılan üzüm çubukları sabitleştirilip üzüm çubukları dört-sekiz kol arasında değişir.


İlçemiz üzüm çeşidi bakımından çok zengindir.
Bu üzümlerden bazıları : Şire(şıra), Ağbanki, Kırmızı(suri), Taanebi (cısoni), Hasenî, Şamî, Zeynebî, Şarabî, Zergonek, Haranî,...

Şire Üzümü: Bu üzüm çeşidi beyaz ve yuvarlaktır.Olgunlaşmış bir üzümün büyüklüğü çapı bir-iki cm dır. Don olmamak kaydıyla soğuğa karşı dayanıklı bir üzüm çeşididir. Bazen uygun ve bakımlı bağlarda bu üzümler kesilmeyip güzün son aylarına kadar bekletilir. Kış bağı olarak da değerlendirilir. Bu üzüm çeşidin ilçe merkezinde ve Diyarbakır Bingöl şehir merkezlerine satılmaktadır. Yılın en son üzümü olduğu için en itibar edilen üzüm çeşididir. Bu üzümden pekmez, pestil, sucuk, kesme vb. kışlık yiyecekler yapılır.

Hatun Parmağı Üzümü: İlk çıktığında hafif mayhoştur.Sonradan sulu ve tatlı bir hal alır. Uzun olduğundan dolayı hatun parmağı denilmiştir.

Zeynebî (Avdarî) Üzümü: Beyaz renkte olup çok dayanıksızdır.Çıktığında hemen toplanması gerekir,Aksi taktirde hemen ezilir. Bağlarda çeşit olarak yetiştirilir.

Şamî Üzümü:Yuvarlak,beyaz ve üzerine yağ sürülmüş gibi parlar.Kalın kabuklu olup, Bağlarda çeşit olarak yetiştirilir.

Kırmızı (Suri) Üzümü:Tam yuvarlak ve kırmızıdır. Taneleri orta büyüklükte, Kalın kabuklu ve serttir.Dayanıklı bir çeşit olduğundan dolayı mevsim sonuna kadar kalabilmektedir.

Taannebi (Cısoni) Üzümü: Beyaz ve orta uzunluktadır.Temmuz ayının on beşinde çıkar.İlk çıkan üzümlerden biridir. Halk arasında çok beğenilir.

ARICILIK
Yöremiz bitki örtüsü bakımından arıcılığa elverişli olduğu halde yapılan arıcılık aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. Yapılan arıcılık, dağ köylerinde �kara kovan� şeklinde yapılmaktadır. Dağ köylerindeki yaylardaki bitki örtüsünün yaz aylarında da yeşil ve çeşitli olması arıcılık için coğrafî koşullar son derece elverişlidir

Hani�deki modern arıcılığı yaygınlaştırmak için yetiştiricilerin gerekli olan fenni kovana geçişini, sağlamak hastalıklara karşı yetiştiricileri bilinçlendirmek, yöreye uygun arı ırkların tespit edip yetiştirmek gerekir.Bu koşullar yerine getirdiği taktirde yörede arıcılık gelişecek ve bir çok aile geçimini bu alanda sağlamış olacaktır.Yöre ekonomisine büyük bir katkı sağlanmış olu

SEBZECİLİK VE MEYVECİLİK
İlçede 1800 dekar alanda sebzecilik yapılmaktadır.İlçede karasal iklimden dolayı yaz sebzeciliği yaygındır.Yetiştirilen sebzelerin bir kısmı tüketim için yapılmakta ya da kurutulup kışın yenilmektedir.Yetiştirilen sebzeler, domates biber, patlıcan soğan, salatalık, biber, fasulye�dir.Yetiştirilen sebzeler, bir kısmı ilçe içinde bir kısmı da Diyarbakır�da satılmaktadır. Son zamanlarda kuyu açma ve sondajla çıkarılan sebzecilik daha da yaygınlaşmış.
İlçemizin bazı köylerinde seracılık yapılmaktadır. Yapılan seracılı daha çok salatalık yetiştiriciliğe yöneliktir.İlçedeki seracılık; Uzunlar, kırım, Seren köyün de yapılmaktadır. İlçede, bol miktarda soğan yetiştirilir.Soğan fiyatlarının düşük olması ekonomik bir değer taşımamaktadır.


İlçede,4200 dekar alan üzerinde meyvecilik yapılmaktadır. İlçenin güneyindeki bahçelerde ve suyun bol olduğu köylerde sebze yetiştiriciliği yapılmaktadır.Yetiştirilen ürünlerden ceviz, elma, nar, badem, şeftali ,kayısı, erik, daha çok tüketime yöneliktir.

HAYVANCILIK

İlçemizin geçim kaynaklarından biride hayvancılıktır. İlçemizde yılık ortalama 6.500 küçük baş hayvan canlı olarak ihraç edilmektedir. Ancak yerli ırkların bölgede hakim olması nedeniyle verim düşüktür.Şu anda ilçemizin mevcut hayvan varlığında sığır 7200 , koyun 12.000 , keçi 11.500 , tek tırnaklı 1.200, kanatlılar 18.000 adettir. Ayrıca kara kovan 250, fennî kovan 60 adettir.



İlçemizde 2004 yılı içerisinde 600 küçükbaş hayvana enterotoxemi, 100 Büyük baş hayvana taylaryos, 480 büyük baş - 200 küçük baş hayvana şap aşısı,,600 küçük baş hayvana Burucella Melitensis aşısı yapılmıştır. İlçemize bağlı belde, köy ve mezralarda hayvan hastalıkları taramalarına devam edilmektedir.

İlçedeki yer yüzü şekilleri-iklim, hayvancılık için çok elverişlidir. İlçedeki hayvancılığın kışın artmakta yazın azalmaktadır. Bunun nedeni, halkın besi hayvancılığı yapmasıdır.Engebeli olduğu yerlerde daha çok küçük baş kıl keçisi yetiştirilmektedir.Düzlük alanlarda ise, büyük baş ve koyunculuk yetiştirilir. Havan yetiştiriciliği geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır.Hayvanlarda elde edilen verim çok düşüktür.Yazın mera hayvancılığı yapılır, kışın ahır hayvancılığa şekline dönüşmektedir.

Hayvancılığı geliştirmek için, soyların ıslahı, kredilerin verilmesi, hayvansal ürünlerini değerlendirecek kurumların olması gerekir. Süt ve süt ürünlerini değerlendirecek ve ekonomik değerini yükseltecek fabrikaya ihtiyaç vardır. Bu etkenler gerçekleştiğinde hayvancılık gelişecek, ilçe ekonomisi büyük bir canlılık kazanacak, iş imkanları sağlanacaktır. Böylece ilçede yoğun olan göç te önlenmiş olur. Hayvancılıkta elde edilen gelirin düşük olmasının bir nedeni de yem fiyatlarının yüksek olmasıdır. Koşullar iyileştirildiği taktirde ilçe ekonomisi ve halkın refah düzeyi yükselecektir.

TİCARET

Çevresi için ticari bir konuma sahip olan ilçe merkezinde halkın büyük çoğunluğu geçimini ticaretten sağlar. İlçedeki ticari faaliyetler toptan gıdacılık, bakkaliye, manav, kırtasiye, lokanta, kıraathane olmak üzere tüketime yöneliktir.
İlçede ticaretin en fazla olduğu gün pazartesi pazarıdır. Pazartesi köylüler, yetiştirdikleri tarımsal ürünlerini ve hayvanlarını satıp, ev ihtiyaçlarını karşılarlar .Pazartesi günü ilçeye bir çok yabancı pazarcılar gelip mallarını satarlar. İlçede pazartesi pazarının kalabalık olmasının en büyük nedenlerinden biri de hayvan pazarının ilçede olmasıdır. Yakın ilçelerden ve Diyarbakır�dan bir çok canbaz (celep) gelip alış veriş yaparlar.Bu da ilçeye ekonomik ve ticarî bir canlanma sağlar.

lçede belediye tarafından yaptırılan buğday pazarı da pazartesi canlanır. Çevre köylerin getirdikler ihtiyaç fazlası ürünler burada pazarlanıp satılmaktadır. Satılan tahılların bir kısmı ilçede tüketilirken bir kısmı da TMO�ya satılır.





Sosyal Yaşam

SOSYAL-KÜLTÜREL HAYAT

Giyim kültürü

Giyim, İnsanlıkla birlikte olan, ilkel toplumdan çağdaş topluma geçerken önemi daha da artan bir olgudur. Giyim aslında maddi kültürün bir öğesidir.Aynı zamanda toplumsal bir içeriğe sahiptir.

Giyim, elbise, çamaşır, saç şekilleri, makyaj, aksesuar başa ve ayağa giyilenlerin tümüdür.İnsanların giyimi, bir çok etmene bağlıdır. Onların toplumsal ve estetik değerleri, dinsel inanışları ve uygulamaları cinsiyet ve yaş, sosyal tabaka ve meslekleri ve o andaki durumlar (ölüm, evlenme, yaş vb.) yani nerede nasıl ne zaman ne giyileceği gibi etkenler belirler.

Geleneksel kapalı toplum yapısının dışa açılmasına bağlı olarak giyim kuşam alanında da geleneksel biçimler giderek ortadan kalkmaktadır.Yerine modern giyim tarzına bırakmaktadır.Özellikle genç kuşak günün modasına uyulmaktadır. Yaşlı kuşak, geleneksel giysi tarzını devam ettirmektedir.

İlçede Giyim-Kuşam
Kadınlar, başını kenarı işlemeli beyaz ve ince olan yazmalarla örter. Dışarıda çarşaf giyer. Kızlar, işlemeli oyalı, tülbent örter.İlçe merkezinde Kadınlar, çarşaf giyip, yüzlerini peçeteyle örter.Kırsal kesimlerde ise, kadın giysilerinden olan fistan,uzun kollu geniş etekli entari giyer. Erkekler, şalvar, külah, yelek, kuşak gibi giysiler kullanır. Kentle sıkı ilişkisi olan gençler, pantolon kasket, ceketi tercih ederler.

Mutfak Kültürü
İnsanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için beslenmeleri gerekir. Bir yöredeki beslenme alışkanlığı o yörenin toplumsal ve kültürel yapısıyla iç içedir. İlçemizdeki beslenme şekli ve yemek çeşitleri Diyarbakır yöresinde yapılan yemek çeşitleri ile benzerlik göstermektedir. Kırsal kesimlerde hayvansal yağ kullanmakta ilçe merkezinde ise,margarin ve bitkisel yağlar tüketilmektedir.İlçede küçük baş hayvancılığın yaygın olmasından dolayı küçük baş hayvan etinin taze ve günlük olması buna bağlı olarak etli yemeklerin özellikle kızartma yemeği çok meşhurdur.Yukarıturalı Köyünde yetişen fasulye ilçe halkının sofralarına ayrı bir lezzet ve tat bırakır.İlçemizde bazı yiyecekler kış için hazırlanır. Bunlar;kavurma,peynir,salça, Pekmez, pestil, kesme, sucuk, turşu,patlıcan, biber, vb .

Mahalli Yemekler
Meftuna, sirun, Lebeni (Meyir) keşkerun, ,kızartma, kuru fasulye,mercimek çorbası, esid, malız, keşkerun, hedes,sıstek,gebol, su böreği, çarşaf böreği, solav

Sirun Tarifi:
Malzeme: Yufka ekmek,yoğurt,sarımsak, tuz tereyağı
Yapılışı:Pişirilip hazırlanan yufkalar 4-5 cm.dürülür.Dürülen yufkalar hamur tahta üzerinde yine 4-5 cm aralıklarla kesilir.Kesilen parçalar dik gelecek şekilde yan yana sıkıya dizilir.Dövülen sarımsakla yoğurt katılarak sarımsaklı yoğurt yapılır.dizilen ekmeğin üzerine dökülür.daha sonra üzerine kızartılmış tere yağı ilave edilerek servise hazır hale getirilir.



Meftune:
Malzeme: 1 kg koyun kuşbaşı,1.5 kg patlıcan 1kg domates, 2 çorba kaşığı sumak, 1 bardak su, tuz, pul biber

Hazırlanışı: Eti yıkayıp tuzla ovarak tencerenin tabanına yayıp 2 çorba kaşık sumağı bir bardak suyla karıştırıp 15 dakika bekletilir. İnce bir tülbentten geçirerek süzülür.Patlıcanların kabukları soyunup Boyuna dörde bölüp küçük doğranır.tuzlu suda bekletilip süzülür.Domateslerin kabukları soyup Küp şeklinde doğranır.Hazırlanan sebzeler tenceredeki etin üzerine yerleştirilir.Sumak suyunu ilave edip tuz ve pul biber serpilir. Orta ateşte etler yumuşayıncaya kadar kapağı kapalı olarak pişirilip sıcak olarak servis yapılır. Meftuna yemeğine salçada ilave edilebilir ayrıca servis yapıldıktan sonra dövülmüş sarımsakta eklenebilir.

Lebeni (Mehir)
Malzeme:Yoğur yada ayran, su, Yarma aşurelik, buğday , Tere yağı , tuz

Tarifi:Yoğurt yada ayran tencereye tuzu ekleyerek iyice çırpılır. 4-5 bardak su ilave edip sürekli karıştırılarak pişirilir. Buğday yıkanıp yoğurt yada ayrana karıştırılır. Buğday pişinceye kadar pişirilmeye devam edilir. Bazen az miktarda nohut ve ot da içine katabilir sıcak ve soğuk olarak yenilir.

PATİLA: Yapılışı: Hamur önce kağıt inceliğinde yufka şeklinde açılır.İçine çökelek konur ve üstü kapanır.Kenarları tırtılı çarkla kesildikten sonra eşkenar üçgen şeklinde ikiye bölünür. Sac üstünde pişirildikten sonra üzerine bolca tere yağı sürülür.servis yapılarak sıcak ye

Ata sözler ve deyimler

Akar sudan değil, durgun sudan kork.
Yılan yavrusu zehirsiz çıkmaz.
Kemikten et, düşmandan dost olmaz.
Allah dağına göre karı yağdırır.
Ak ile kara dere kenarında belli olur
Ağzından bal akıyor.
Adın çıkacağına canın çıksın.
Ateş ile barut bir arada olmaz.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
Eceli gelen keçi çobanın ekmeğini yer.
Ev sahibinin hatırı olmazsa,
köpeğini dövmek kolaydır.
Evin danası evin öküzünden korkmaz.
El atına binen yayan kalır.
Havlayan köpek ısırmaz.
Eski tas eski hamam
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur
Cömert demişler maldan etmişler;
Yiğit demişler candan etmişler.
Baba mirası yanan mum gibidir.
Boş çuval ayakta durmaz.
Bir baba kırk evladı besler,
kırk evlat bir babayı beslemez.
Soğanın olmadığı sofraya oturulmaz.
Sinek küçüktür ama;mide bulandırır.
Kimse yoğurdum ekşidir demez.
Ağacın en büyük düşmanı içindeki kurtlardır.

DUALAR
Allah muradına erdirsin
Anan baban rahmet
Allah razı olsun
Allah çoluk çocuğunu bağışlasın
Ellerin dert görmesin
Analı babalı büyütsün
Tuttuğun altın olsun
Allah seni kem gözlerden korusun
Paşa olasın inşallah
Evin şen ola evin asan ola
Kara gün görmeyesin
Rabbim seni kazadan beladan esirgesin
Birin bin ola
Yokluk yüzü görmeyesin
Tırnağın taşa değmesin
Allah seni star etsin

BEDDUALAR
Allah belanı versin
Gözün çıka
Ocağın bata
Emdiğin süt burnundan gelsin
Yüzün kara olsun
Kuru ekmek bulamayasın
Kız kundak sarmayasın
Gün yüzü görmeyesin
Seni doğuracağıma taş doğurayım
Rezil rüsva olasın

BİLMECELER

Yer altında sakallı dede
(Soğan)
Çarşıdan alınmaz
Mendile konulmaz
Tadına doyum olmaz
(uyku)
Nedir, nedendir?
Hüsnü Bedendi
Yeşil aldım al oldu
Bilmedim nedendi
(Kına)
Taştandır demirdendir
Yediği hamurdandır
Bütün dünyayı duyurur
Kendi doymaz nedendir
(Fırın)
Üstü Çayır biçilir
Altı çeşme içilir
(koyun)

MANİLER


İki karpuz almışem
Ankeris�e gitmişem
Sevdiğimi görünce
Yolumu şaşırmışem

Hani bardak içinde
Bardak hani içinde
Allah Haniyi kurusun
Bir sevdiğim var içinde

Baktım Ankebir �in rengine
İndim Ankebir�in dibine
Analar kız bekliyor
Vermiyor sevdiğine

Nerip�e gittim üzüme
Diken battı dizime
Kız ben seni almazsam
Tükürsünler yüzüme

Çayda çanak kırılmış
Kız oğlana vurulmuş
Oğlan almam dedikçe
Kız boynuna sarılmış


Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılmasın

Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor

Toprağında taşında
Benleri var kaşında
Sen bahar içindesin
Bense ömrüm kışında


Mani mani peşine
Bak şu feleğin işine
Yare benzer aradım
Rastlamadım eşine

Bahar gecesi misin?
Aşkın hecesi misin?
Mis gibi kokuyorsun
Çiçek bahçesi misin?


Dağlarda gezer oldum
Okuyup yazar oldum
Ben bir güzel uğruna
Kuruyup gazel oldum

Bağlarında üzüm var
Mor şalvarda gözüm var
Yarim kaçma uzağa
Sana bir çift sözüm var

GELENEK ve GÖRENEKLER
İlçe Güneydoğu Anadolu bölgesinin bir parçası olması nedeniyle, bölgenin büyük bir kesiminde devam eden gelenek ve görenekler ilçede de varlığını hala sürdürmektedir.

Halk arasında yaygın olan bazı inanışlar şöyledir: Geceleyin tırnak kesilmez.Evin içi gece süpürülmez . Geceleyin sakız çiğnenmez. Özellikle Cuma gecelerinde sakız çiğnenmesi ölü etinin çiğnendiği gibi bir anlamda yorumlanır.Cuma günleri dikiş ve yama yapılmaz. Muştu kelebeği adı verilen bir tür kelebeğin görülmesi, bir muştunun geleceğine işaret eder.Baykuşun evlerinin damında ötmesi uğursuzluk sayılır.Yerlere sıcak su dökmek günahtır.Cinleri yaktığını söylenir. Akşamüzeri kapı eşiğinde oturmak uğursuzluk getirir.Yeni doğmuş çocuğu cinlerin kötülüklerinden korumak için yattığı oda 40 güne kadar aydınlatılır ve yastığına iğne saptırılır.Tandırdan pişen ekmeği ilk alan kişinin eşi ölür.Bardağın kırılması iyi ve hayra alamettir.

Yılbaşı Seyirlik oyunu
Yılbaşı gecesi her mahalleden çocuklar toplanır.İçlerinden oyun yeteneği fazla olan birisi, yün veya pamuktan uzun, sakal takıp , başı sarıklı,belli kuşaklı, bir ihtiyar kılığına girerek, �Yılın dedesi olur.� Yine aynı şekilde bir erkek çocukta yaşlı kadın kılığına girerek yılın nenesi olur. Bu çocuklar, sırayla evleri dolaşırlar. Evlerin damına çıkarak bacadan aşağıya , yılın dedesi üç kere şu tekerlemeyi bağırır:

Ev sahibi,
Ev sahibi duydun mu?
Yılbaşımı verirsin
Küp üstüne gidermişin
Terlik pabuç giyersin
Verirsen birkaç oğlan doğurasın,
Vermezsen bir kız doğurasın

Bu tekerlemenin ardında, yılın ninesi aşağıya bir torba sarktırır. Ev sahibi bunun içine; üzüm,pestil, pekmez,, kesme, ceviz ve çeşitli meyvelerden oluşan, yedi çeşit yiyecek koyar. Vermemek ayıp ve günah sayılır.Bunun üzerinde damdan inip ,evin önünde toplanan çocuklar, taklide dayanan çeşitli oyunlar ve gösteriler ev sahibini eğlendirerek güldürmeyi amaçlar Bu gösterinin en belirgin motifini dedenin nineye çeşitli sözlerle ve davranışlarla kur yapması ve ninenin ona, nazlanması oluşturur. Toplanan yiyecekler, bir evde çocuklar tarafında paylaşılarak ev sahibinin yaptığı helvayla beraber, yine çeşitli eğlenceler eşliğinde yenir.

Yağmur Duası
Geçmişte Yağmur yağdırmak amacıyla ilkbahar aylarında yağmur yağmadığı zamanlarda halk, yağmurun yağması için hep birlikte dağ, tepe, türbe yakınlarında topluca gerçekleştirdikleri, dini ve geleneksel uygulamalardır. Günümüzde bu geleneğin ortadan kalktığını görmekteyiz.

Hıdırelez
Halk inancına göre, Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdırelez şeklini almıştır.Geçmişte her yıl mayıs ayının ilk haftasında kutlanırdı.İnsanlar eğlence düzenlerdi. Ancak günümüzde pek yapılmıyor.Halk arsında Hızır�ın yaşlı pir şeklinde görüldüğüne inanılıyor.

Hızır,halkın inancına göre, hayat suyu (abı-ı hayat) içerek ölmezliğe ulaşmış; zaman özellikle baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu yada peygamberdir.Hızır�ın Hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür. Hızır, inancının yaygın olduğu ilçemizde

Hızır�a atfedilen özellikler şunlardır.

1. Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
2. Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım
3. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
4. Dertlilere dermen, hastalara şifa verir
5. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar
6. İnsanların şanslarının açılmasına yardım 7. Uğur ve kısmet sembolüdür
8. Mucize ve keramet sahibidir.

Geleneksel El Sanatları:

Dokumacılık: Geçmişte tezgahlardan üretilen kıl ve pamuktan palas, çul, heybe gibi eşyalar dokunur.Tezgaha geçirmeden önce ip yapmak için teşi dediğimiz ince bir çubuk ve ucunda yuvarlak bir tahta parçası olan aletten yararlanır.Teknolojinin gelişmesiyle beraber yerini makinelere bırakmıştır.İlçemizde yirmi yıldır açılan halı kursu hereke halı halıları üretip Türkiye Kalkınma Vakfıyla iş birliği yaparak satmaktadır. Bu halı kursunda bir çok öğretmen yetişmiş ve bir çok insana iş imkanı sağlanmıştır. Özellikle ilçenin feodal ve dini kültürün egemen olmasından dolayı genç kızların iş sahibi olması, kendilerini bu alanda yetiştirmeleri ekonomik özgürlüklerine kavuşması aynı zamanda aile ekonomisine de büyük katkı sunmuşlar.

Gürbüz beldesinde 1988� den Sümer Halı ve Halk eğitim işbirliği sonucu açılan halı kursu 2003�e kadar devam etmiştir. Şimdilik Fırat halıcılıkla işbirliği yapılarak devam etmektedir.Haren, ipek ve top kapı halı çeşitleri üretilmektedir.Semercilik:İlçemizde 4-5 tane semereci bulunmaktadır.İlçemizde dağlık alanların çok olmasından dolayı binek hayvanların; eşek, at, katır, gibi binek hayvanları hala mevcut olup her köylünün mutlaka bir bineği vardır.Semercilik eskisi gibi olmasa da hala yaygındır.Kalaycılık: İlçemizde dört kişi tarafından kalaycılık işi yapmaktadır. Porselen, cam, çelik vb. malzemelerden üretilen mutfak araç ve gereçlerinin kullanılmasıyla bakır eşyalar artık kullanılmamaktadır.Böylece kalaycılık mesleği de yok olmaktadır. Bağcılıkla uğraşan köylülerin kazanlarının dışında bakır kullanımı kalmamıştır.Marangoz: İlçede 7-8 tane marangoz atölyesi bulunmaktadır.Mobilya üretimi ve plastik pencere çelik kapı imalatının gelişmesinden dolayı bu mesleklerde eski önemini yitirmiştir.Demircilik.: Demir doğramacılığın yaygınlaşmasından dolayı demir dövme zanaatı da giderek yok olmaktadır.İlçemizde iki kişi bu işi yapmaktadır.

HALK EĞİTİMİ

2003-2004 Eğitim Öğretim çeşitli dallarda açılan Mesleki,Sosyal ve Teknik Eğitim kurslarına toplam 17 kursa 250 kursiyer devam etmiş olup bunlardan başarılı olan 121 kız toplam 166 kursiyere başarı belgesi verilmiştir.Ayrıca iki adet bilgisayar bir adet de Halk oyunları kursuda açılmış olup başarılı olan kursiyerlere belgeleri verilmiştir.

Okuma Yazma dalında ise dört adet 1.kademe sekiz adet 2.kademe dalında olmak üzere toplam on iki adet kurs açılmış olup bu kurslara devam eden kursiyerlerden başarılı olan 214 kursiyere başarı belgesi verilmiştir.Ayrıca Anadolu Fen Liselerine ile Üniversiteye Hazırlık kursları da açılarak kursiyerlerin hizmetine sunulmuştur.Bakanlığımız ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı işbirliğinde İlçemizde bulunan 3.İç Güvenlik Tabur Komutanlığında Er ve Erbaşlara yönelik on yedi dalda Tarımsal kurslar açılmış olup bu kurslara devam eden kursiyerlerden 204 kişiye başarı belgesi verilmiştir.

2 2004-2005 Eğitim-Öğretim yılında Ulusal Eğitime Destek Kampanyası dahilinde İlçemiz Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünce Mesleki-Teknik,Sosyal ve Kültürel alanların çeşitli dallarında toplam 21 adet,Okuma yazma ve Lise ile Üniversiteye hazırlık dallarında 16 adet kurs açılmış olup kurslarımız ihtiyaçlar dahilinde açılmalarına devam edilecektir.Kurslarımız Makine Nakısı,Giyim,Trikotaj,El Sanatları,Bilgisayar,Elektrik,Türk Halk Oyunlar ve Halıcılık dalında açılmıştır. Ayrıca İtalya Devleti ile işbirliği dahilinde Mermer Ustalığı ve İşletmeciliği dalında proje hazırlanmış olup uygulama aşamasındadır.

Sağlık Grup Başkanlığı ile iş birliği halinde açılan kurslarımıza zaman sağlık konularında kurs verilmektedir. Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünce açılan Mesleki-Teknik,Sosyal ve Kültürel dallarda açılan kurslarımıza Kaymakamlık Makamınca yakacak yardımı yapılmış olup kurslara devam eden fakir kursiyerlere ise kumaş,iplik ve boya gibi malzemelerin dağıtımı için planlama yapılmıştır.



Ambar Çayı: Hani ilçesi yakınında bulunan Ayn- ı Kebir kaynağından doğar. Güneye doğru akarak Koke Çayı civarında aynı adı taşıyan su ile birleşir. Akımına devamlı sağdan soldan , bir çok dere sularını alır, ve daha güneyde Kuru Çay denilen başka bir su ile Kavşan�da karışarak buradan itibaren Ambar Çayını alır. Güney, güneydoğu istikametinde akarak köseli köyü karşısında Dicle�ye dökülür. Uzunluğu 45 km kadardır.

Ayn�ı Karis Şifalı suyu İlçe merkezinde 1km mesafededir. Sarılık hastalığına iyi geldiğine inanılmaktadır.Pek çok kişi ziyaret edip yıkanmaktadır. Yıllık ziyaretçi sayısı on bin kişi civarındadır.

DİNÎ BAYRAMLAR/ ADETLER

İlçede dinî bayramlara büyük önem verilir.Ramazan ve Kurban bayramlarının başlıca özelliği komşuların, dost ve akrabaların ziyaret gezileriyle bir araya gelmeleridir.Gençler yaşlıların ellerini öperek onların hayır dualarını alırlar. El öpen çocuklara para ve hediye vermek, gelenektendir. Ramazan ve Kurban Bayramı�nda şeker, yemek, tatlı, vb . şeyler ikram edilir. Kurban bayramında maddî durumu iyi olanlar kurban keser. Kurban kesiminde uygulanan bazı gelenekler vardır.Bu gelenek, İslâm dininin getirdiği uygulamadır.

Kurban olarak genellikle koç kesilir. Kurbanı kesen kişi, kurban etinden yemez. Kesilen kurban, komşuya, yoksul- fakire dağıtılır. Ramazan ve Kurban bayramının ortak bir özelliği de toplu eğlencelerin olmasıdır. Birbirinden uzak olan akraba- dost, uzun zaman görüşememenin hasretini giderir.

Dinî bayramlar, toplumsal dayanışmanın ve toplumsal bütünleşmenin sağlandığı, birincil ilişkilerin yoğun olduğunu, akrabalığın hala devam ettiğini gösterir. Dinî bayramların toplum bilincinde kutsallığını hala muhafaza ettiğinin, geleneksel toplumun değerlerinin varlığını koruduğunun göstergesidir..

Taziyeler
Bölgemizin en güzel geleneklerinden biri olan taziye geleneği, ilçe merkezi ve köylerde eskisi gibi devam etmektedir.Vefat eden birinin ailesine baş sağlığı dilemek, , acılarını paylaşmak, ahlâkî ve dinî bir görev olarak bilinir.İlçe merkezinde yardımlaşma ve dayanışma sonucu iki taziye yeri yapılmıştır. Bazı köylerde de taziye evleri yapılmıştır. Ayrıca Diyarbakır�da hemşehrilerimizi bir araya getiren, bu geleneği yaşatan taziye evi bulunmaktadır. İlçede ve köylerde biri vefat edince, salâsı okunur. Müezzin, vefat edeni ismen, mahalle adı ya da köyü ile belirtir. Salâ sesini duyan halk, cenaze evine gider.Ölen erkekse, camiîde yıkanır,kadın ise, evinde yıkanıp kefenlenir.Salâ sonrası hayır için işi bilenler mezarlığa gidip, mezarı kazar. Mezarlık hazırlanıncaya kadar Kur�an-ı Kerim okunur.Cenaze ve mezarlık hazırlanınca cenaze, mezarlığa götürülür.Cenaze defn edilip, telkini okunur.Fatiha okunur, dua edilir.Herkes hakkını helal eder.Mezarlıktan dönüşte taziye evine gidilir, başsağlığı kabulü başlar. Kadınlar ayrı erkekler ayrı yerde ağırlanır. İlçenin neredeyse tamamı taziyeye katılıp, vefat edenin ruhuna fatiha okuyarak, dua eder,ailesine baş sağlığı ve sabır dileğinde bulunur.

Taziyede genelde üç gün oturulur. Ancak bazı ailelerde ve şahıslarda bir haftaya kadar devam eder.Taziye günlerinde evine, dost ve akrabalar hayvanlar keser, yemek verir.Taziye devam ettiği sürece akrabalar ve dostlar yas ilan edip televizyon, düğün vb eğlenceden uzak durulur. Vefat eden kişi için iskatı verilir. Bu günahların kefaretidir. Üçüncü günde tekrar mezarlığa gidip ölü için helva dağıtılır.Taziye bittikten sonra normal yaşama devam edilir. Ancak, ailesinin merhuma karşı sorumluluğu devam etmektedir. Kırk güne kadar merhumun yemeği fakir olan birine verilir. Kırkıncı günde,mevlit okutularak hayır yemeği verilir. 52. geceye kadar Kuran-ı Kerim hatim edilir ve mezar ziyaretine gidilir. Bu görev bitince ailesi, ölüye karşı olan sorumluluğunu yerine getirmiş olur.



Telefon Rehberi

KURUMLAR

TELEFON NO

NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2082

YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2001

TAPU SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2041

MAL MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2025

TARIM MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2018

ÖZEL İDARE MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2014

SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞI

0 412 651 3307

GÜRBÜZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI

0 412 655 1162

KUYULAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

0 412 654 6059

HALK EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2004

PTT MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2221

ZİRAAT BANKASI

0 412 651 2176

TEDAŞ

0 412 651 2095

ORMAN İŞLETME ŞEFİ

0 412 651 2179

ADLİYE YAZI İŞLERİ MÜD.

0 412 651 2042

SEÇİM MÜDÜRLÜĞÜ

0 412 651 2046

HANİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI

0 412 651 2091

İLÇE EMNİYET AMİRLİĞİ

0 412 651 2404

KAYMAKAMLIK ÖZEL KALEM

0 412 651 2001

 

 
 
  Copyright © 2009 Dreamdiyarbakir.TR.GG | Ömer Mutlu  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol